yazı resim

Ben Galatasaraylıyım. Baştan bunu söylemeliyim ki sonrasını rahat rahat yazabileyim. Ulusal takımımızın Güney Kore’deki başarısında Fatih Terim’in büyük katkısı vardır. Sanırım herkes bu gerçeği kabul eder. Başarı iki ayrı kaynaktan geliyor. Birincisi: Onun zamanında çalıştırdığı genç milli takımın iskeleti, bu takımın iskeletini oluşturuyor. İkincisi: Son Çin maçında oynayan oyunculara bir bakın; 11 oyuncunun 9u Galatasaray’da oynayan ve eskiden Galatasaray’da oynamış olan oyunculardan oluşmuş. Fatih, Emre Aşık, Bülent, Hakan Ünsal, Emre Belözoğlu, Ümit Davala, Tugay, Hasan Şaş ve Hakan Şükür. Yani bir anlamda sahada milli takım olarak Galatasaray’ı izliyoruz. Şimdi başka takımlarda oynuyor olsalar da gerçek budur. Başka kim vardı? Şimdi
Kim var? Taffarel’in yerine Rüştü, Hagi’nin yerine Yıldıray. Takım birbiriyle sayısız kez oynamış, herkes bir diğerinin ne yapacağını neredeyse ezberlemiş durumda. Son oyunda sonradan oyuna giren üç kişinin ikisi Galatasaraylı olmayan oyuncularla değişti. Gerçek, kişisel başarı değil, takımın başarısı. O yüzden diğer oyuncularla uyum sağlayamayan, başka takımlardan gelmiş futbolcular başarılı olamıyor gibi görünüyor.

Ümit Davala’nın radyo reklamlarında söylediği “Özellikle direğe vuracağım. Çatt sesi gelecek. Bu da ayrı bir zevk... Hakkatten.” Sözü gerçek oldu. Çok güzel bir goldü.

Bizim bir de kötü bir alışkanlığımız var. Bir gol atıp üstüne yatmak. Ama yatırmıyorlar işte. İlk iki maçta bunu açıkça gördük. Bir kötü alışkanlığımız daha var. O maçları yalnız puan olarak değil insan olarak da kaybettik. Hakan Ünsal’ın o hareketinden sonra (5 metreden Rivaldo’ya şut çekti) bir daha oynamamasını tercih ederdim. Hasan Şaş da sonraki maçta elini sıkmak için gelen bir Kosta Rikalıyı önce terslemiş, adam ısrar edince yumruk atmış. Bence böyle adamları hiç sahaya çıkarmamak lazım. İyi niyetle yaklaşan birinin kalbini kırmak affedilecek bir hata değil. Bizi dünyadan milyonlarca insan izliyor. Koreliler, Yeni Zelandalılar, Japonlar başka ülkelerden insanlar bize sempati duyuyorlar. Ne düşünecek şimdi bunlar? Yenilsek, elensek ne olur? Bir maç kaybederiz. Ama şimdi insan ve insanlar kaybettik.

Her ne kadar başarı takım ise de Türkiye bu başarıyı kurumsal olarak hazırladı denemez. Başarı önce bireysel başarıların bir araya gelmesi ile kazanıldı. Fatih Terim direndi. Onları otoriter bir baba gibi çalıştırdı. Hakan Şükür ve diğer oyuncular goller attılar. Bülent 14 yıldır oynama başarısı gösteriyor. Her biri bireysel olarak çok iyi. Aslında eskiden beri bireysel olarak başarılı isimler vardı. Bu adamlar Fatih Terim’in de katkısıyla ilk kez takım olma becerisini gösterdiler. Hepsi bir araya geldi. Bu yapı yıkılana kadar da başarılar sürecek. Gelecekte ne olur? Çok ümitli görünmüyor. Fenerbahçe bir lejyonerler takımı ile oynuyor. Her yıl takımı değiştiriyorlar. Kimse köklerini toprağa tutundurma şansını bulamıyor. Yalnız Rüştü ayakta durabiliyor. Beşiktaş’ta Sinan Engin ağırlığını koyabilirse belki yeni oyuncular çıkar. Tümer’den ümidim var. (Tavırları da çok sempatik) Anadolu futbolunda bir gelişme var, ancak kurumsal değil. Bu futbolcular yaşlanır, futbolu bırakır, bir süreklilik olmadığı için Türk Milli takımı da düşüşe geçer. Çıkardığım bu sonuç olmasını istemediğim bir olasılık. Kurumsal bir ümidim yok. Umarım başka bir Fatih Terim daha çıkar da yeni ve genç oyuncuları hazırlar, 8 yıl sonraki oyunlara yetiştirir.

Teşekkürler takım, Teşekkürler Fatih Terim.

13.Haziran.2002

Yorumlar

Başa Dön