Gece

Gecenin rengi siyahtır...

yazı resim

Gece, karanlıkta gizlidir. Karanlığın sırrını çözme demek, karanlıkta bile olsan aydınlığı bulmak demektir. Nedir karanlık? Yalnızlık, korku, ayrılık… Yoksa sadece gece midir? Öyleyse gece nedir? Gece; yalnızlık, korku, ayrılık, karanlık mıdır?
Uyumak, sabahı beklemek kaçış mıdır? Ne zamana, nereye kadar kaçış? Her gün tekrarlanana bu döngüden nereye kaçış?
Gece hazırlıktır. Yeniden doğmaya, var olmaya, taze bir güne hazırlıktır. Güneşe “merhaba” demeye hazırlıktır. Umutsuzluktan umuda giden bir yol, umuda kavuşma sürecinin dehlizidir gece.
Sabah perdeni nasıl bir duyguyla açarsın? Karanlığın yerini yavaş yavaş almaya başlayan aydınlığa kavuşmanın sevinciyle mi yoksa gecenin bitmesinin verdiği hüzünle mi? Gün ışığı ne kadar aydınlatır umutlarımızı? Gecenin sırrını ne kadar çözebilir?
Sırlarla yaşamak mı mutlu eder insanı? Gizem ne kadar değişiklik katar hayata? Nasıl bir sırlar perdesi oluşturur geceyi? Karanlık sırlar perdesi midir? Tüm gizemli dünyayı örten perde…
Gecenin rengi siyahtır. Umudun kızıl, ayrılığın sarı, sonsuzluğun mavi… Her şeyin bir rengi vardır. Sesinde kendine özgü rengi olduğu gibi. Soyut somut her şeyin bir rengi vardır.
Benim rengim mavidir: Sonsuzluk! Sonsuza kadar yaşamak değil bu sonsuzluk. Duyguların, düşüncelerin, zevkin sonsuzluğu.
Benim rengim kızıldır: Yeniden doğan güneşin semada yarattığı kızıllık. Çünkü her şeye yeniden taze bir umutla ve heyecanla başlamaktır.
Benim rengim siyahtır. Geceyi severim. Gece benim için yalnızlık, korku, ayrılık değildir. Dünyayı yeni bir dirilişe hazırlayan siyahı severim.
Benim rengim sarı değildir. Ayrılıkları sevmem. Benim rengim sarı değildir çünkü kavuşmayı severim. Hayallere, düşüncelere, vuslata, sevgiye… kavuşmak.

Ahmet Çaylar
Türk Dil Kurumu, Türk Dili dergisi, S. 634, Ekim 2004, s. 638

]

Yorumlar

Başa Dön