Kalbimi Yokluyorum Kanıyor

Mecnunun Leylasından vazgeçtigi o yokuşun yamacında banada yardım et diye bi dolu cümle yolluyorum ,semaya...

yazı resim

Koyu bir gecenin karanlığında bogazımda bir ip,altında taburesi öylece duruyorum. Hayatla ölüm arasındaki çizgide... Aldığım her nefes bi kez daha saplanıyor içime. HAyata dair bildigim tüm denklemlerin yerle bir oldugu noktada ağırlaşıyorum, omuzlarım düşüyor. Korkum ölüm degil. Rabbimin emaneti bu can diye. Emanetine kıyamıyorum. Aciz bi beden yığılıveriyor masaya. Masada bir saat, beyazında umutları dizili kolye, çalsada çalmasada canımı acıtmaktan hiç vazgeçmeyen bi telefon duruyor. " Tüm kanamalı sancılarıma rağmen..." diye bi cümle dökülüveriyor dudaklarımdan. İçimin okyanusları usul usul dökülüyor önümdeki boş kağıda. Kağıt kırmızı gözyaşım kan... Üzerime bi dolu karanlık yağıyor o anda. Üşüyorum... Çok üşüyorum... Ruhum kaybolurken karanlığımda, kendiliginden süzülen gözyaşıma tutunuyorum.Ömür diye başlayan her cümleyi yarım bırakıp "kader "diye tamamlayıveriyorum aniden. Yaralarımı içime bastırıp sırtımdaki kanburla yeniden yol almaya karar verdigimi anlıyorum bir anda. İçim ne çok örselenmiş oysa. Yaşama inancımı yitiriyorum, hevesimi tüketiyorum yinede yeniden diyebilişime şaşırıyorum. Bi dolu dualar gönderiyorum Rabbime ,semaya açıp yüregimi. İçime, Hıdırellez gecesi gül ağacının altına nasıl resmedecegimi bilemedigim huzuru versin diye başlıyorum. Sonra Mecnun un Leylasından vazgeçtigi o yokuşun yamacında banada yardım et diye bi dolu cümle yolluyorum, semaya...

Mecnunki acıdan yogrulmuş bedeniyle tırmanırken yokuşu parçalara ayrılmış kalbi. Suretim Mecnuna bu kadar yaklaşmışken yorgun düşüyor bedenim. Bir noktada öylece sabitlenen bakışlarımın altından "geçmiş" akıyor. Derin, gögsüme çarpan ağrılı bi nefes alıyorum. Bi kez daha anlamak istiyorum. Kalbimde hiç açılmamış bi kapının anahtarını gözlerim kapalı ellerine verdigim adamı bi kez daha anlamak, anlamlandırmak istiyorum. Bunları söylerken kendime, durup bide kalbimi yokluyorum, hala kanıyor... Aşk diyorum, bi beyaz kanat sevdalıların omuzlarına takılan. Kelebek ömrü kadar kısalığı o yüzden belkide diye geçiriyorum içimden ama kabullenemiyorum. Acı belki, ağır belki, ağrılı belki ama beyaz diyorum. Leke götürmüyor o yüzden. Böyle bilip böyle belletiyorum kendime yeniden. Bişey daha ögreniyorum şimdilerde, kabullenemesemde... Aşkın bi " hakediş" olmayışı. İçim daha bi ağrıyor yineliyince bu cümleyi.

Gece dahada koyuluyor bi anda. Ölüme teslim etmedigim bedenimi geceyede teslim edemezsem, kalbimi daha fazla taşıyamayacağımı anlıyorum. Sabahın yine aynı sabah olmasından korkarak yatağa karışıyorum. Şuurum kapatmış, uykuya esir olmuşken, bi anda gözlerimi açıyorum. Masadaki kağıda uzanıyorum. "Şu gögsüm açıp baksan dikenler aynı güldendir" dizelerini yazıyorum kağıda. Bi anda geceye dökülüyor gözyaşlarım. Kalbimi yokluyorum, kanıyor hala... Bi ihanet rüzgarı esiyor saçlarımda. Sabah yine aynı sabah olursa diye daha bi çok korkuyorum, uzun soluklu uykuların içinde kaybolurken...

Başa Dön