Her şeye rağmen
utanmamak
tuhaf sayılmaz mı_
yaşandıkça çavdar tarlasında gezerdi çocuklar..
şimdi bir şairin kuru toprağında
yaşlandıkça yitik öyküler
her şey
tek şeye rağmen yaşandı_
çocuk olmaya..
ölüler ölüler
yaşı olmayan tarihe
batan o beyaz yüzler
*savaşın silahsız ellerinde
*kendi yaşlarından bihaber
*sürgün yemiş yüreklere
*vurgun olmaya değmez mi
*yaşananları hatırlıyor olmak..
siyah beyaz
yağışı bir günün
gecenin karanlık sofrasına
çöküşü bir sönümün
bir dönüm
üzerinde
açmadan
akan o çiçekler
kan ^kırmızı döker
*kırmızıydı gül
*açmadan soldu çiçekler
*toplanıp süslendi renkli çelenkler
*çavdar tarlasında gezilmedi
*yaşanmadan yaş*landı çocuklar
şimdi bir cılız şairin sessiz gönlünde
açıyor sadece yaşanmadan solan hayatlar..
yaş devirdi dünya üzerinden
çocuk kırmızısı okyanuslarıyla..
şimdi her şeye rağmen
sadece bir yazının tekrarını
seslemek yaşı akmayan tarihin
izlerinin üstünden geçmeye benzeyecek
ve o sesin de kayboluşuyla
unutmaya benzeyecek her şey
tek bir şeyi unutmaya
açmadan kanayan o kırmızı gülleri koklamadan toplamaya..
çocuklar
çocuklar
dolmayan yaşlarınızı
dolmayan gözlerle kapattı tarih
yaşanmadı ölü çocuklar
gülüşleri
elleri
savaşın tenine gömülürken
kapandı rüyalar
ve gözler sımsıkı
kapandı
ve gömülmedi serpilen çocuklar
çiçek yapraklarından akıtırken kömür karası bir çiği
yağmadı azaldı çocuklar
bu şair şiir yazmadı
hatırlamak olağan sayıldı
henüz doğmamış yaşamlara
düşmediyse silahlar
o silahlar şimdiden uzak sayıldı
gün burada batmadı
savaştan başka ağlayan da olmadı
sözümüze gömülmedi
kan kırmızıydı çocuklar..
kırmızı bir renkti çocuklar
henüz öğrenmediğiniz güzellikleriyle
dünya adınızı tarihe kara harflerle yazdı
mavi atlasıyla bir sıranın
üstünde açılıp kapanan sayfalara çizilmedi
peki mavi? bir sınıfta birçilmeye uzanamayan kalplerinize
açılıp kapanan
renktedir çocuklar
*çelenkler çiçek döktü
*yine de savaştı
*yaşlarından bihaber
çavdar tarlasız ölüme sürülen
kırmızıyı maviyi bilmeden
yitip giden çocuklara
akıttığımız yaşlar
kan^ kırmızı ağladı