Sen bir şehir çiz
Ben renklerini yazayım...
Günebakan, sessiz ve sahil
Hiçbir trenin uğramadığı
Akşamları nihavent
Balkonuna dallar değen
Bir şehir olsun.
Konuşmadığın iklimlerden
-Ki kuzey soğuktur çok zaman-
Ihlamur kokulu bir akşam gelişin
Gündüzü ben dizerim
Sakız kokan çarşaflara
Ve hanımeli ekerim sabahlara
Kuzey soğuktur
Mevsim güney olsun
Sözlerin ateş zamanlarında
Yanakları al çocuk haylazlığı gözlerle
Hayata karıştık. İlk sen söndün
Hiç devrim görmemiştik
Ve ceplerde biriken sözler
Genzimizi yakar olmuştu.
Devrim bu zamana hiç uğramadı
Ve küskün atlaslar biriktirdi cümlelerde.
Bileklerimde sakladığım kırgın kokularla
Yaşlandığım bahçede sobelemeni bekliyorum
Bu şehir avuntusu olacak ömrün
Unutkan çocuk gözlerimi geri alıp
Kıymetini vereceğim ilk meşe oyununda
Öğrenilmiş herşeyin kurgusunu boz diye
Karşına geçip uzun küs zamanlarına inat
Elimi uzatıp her “küs”e “boz” diyeceğim
Gözlerini kaçırma sakın, bu seni yalancı yapar…