Su Satırları...

Kırdım serçelerin kanatlarını ve en çok incinen taraflarımı sevdim... Aslında her serçe bendim...

yazı resim

Sana dokunmak suya dokunmak gibi, ürperten kimi zaman ya da ferahlatan. Parmak ucumun buğusunda uçuverecek gibi, suya dokunmak sana dokunmak gibi çok zaman.

Bak, toprak baharı giyiyor ve ikindi yağmurları kaplıyor göğü . Su toprağa iniyor, bahar rengarenk.

Fikrinden uzak düştüğün her yer gurbet, üşüdün mü? Çiğ vuruyor üstüne demek ki sabah yakın. Ve isyan et yaşadıklarına, bu düzeni sen kurmadın. Bak ezberlemişler nasılda okuyor bildiklerini, adını düşürmüyorlar ağızlarından. Ve erteliyorlar başka bir hayata, şimdi olması gereken güzel günlerini.

Sana dokunmak ılık bir melteme kendini bırakmak gibi… Benzeriz hepimiz çok yönden diğerimize. Bu yüzdendir belki, yüzümüzdendir yani izlerdendir birbirimizi ilk görüşte tanımamız. Çocukken içinden ejderha geçen masallara inanışımızdan ve şimdilerde bir serçeye dahi gülümseyemememiz den. Benzer illa en az bir yönümüz belki de satırlarımız ve en çok bu yüzdendir öykülere sığınmamız.

Bu şehir hep aynı sakinliğin düşünü kurdurtur. Aslında bırakıp gitmek isteyen çok kişiydik ve tüm kaçışlarımızı hayallerimizin sahil kasabaları beklerdi. Her yer bildiğin gibi, bir yere kıpırdayamıyoruz oysa malum… Tüm kuşlar kendi iklimlerine göçtü, biz kalanlar şikayet ettik.

Sana dokunmak kendime yaptığım bir iyilik. Biliyorum, aslında hepimiz yalnızız ve alışmalıyız. Biliyorum, kendi bir başınalığında en çok büyür insan ve tanışır en gizli kendiyle bir odanın karanlık köşesinde belki de uykuya dalmadan az önce. Ve biliyorum bir başkasına ele vermeden kendini sürülen ömür en güvenlisi. Ama biliyor musun, her şeye rağmen tüm öğretilen ve öğrenmişlere “rağmen” yakıştıramadım kendimi bu kutsamalara. Bir tek belki de bu yüzden sana; en yalnız bildiğime dokunmuş olmam. Değiştirebilirim sandım, ne küstahlık!

Sana dokunmak satırlara dokunmak gibi. Bir öykünün sonunu değiştirmek gibi ve değiştirdim satırları, sandım ki böyle başlar her şey. Yaşadığın gibi yazılmıyor ve kelimeler karşılamıyormuş, öğrendim, öğreniyorum. Yüzümü döktüm aynalara, aklımdaki bir an kaç satır eder diye düşündüm, hesap edemedim. Kırdım serçelerin kanatlarını ve en çok incinen taraflarımı sevdim. Her serçe kendimdim. Yorgunum şimdi ve etrafta çıt yok…

Başa Dön