Metin Abi

Ne olurdu sanki, her mahallenin bir delisi olacağına, bir Metin Abisi olsaydı...

yazı resim

Çocukluğumun mahallesinde bir tek o yaklaştırırdı bizleri yanına: Metin Abi. Bizler henüz küçüktük ve bizden büyük abilerimiz ya bir istekleri olduğunda ya da zorunlu kaldıklarında bizleri çağırır, yine pek yüz göz olmadan, yanlarında bulunmanın keyfini çıkaramadan verdikleri işleri yapardık. Doğaldı bu; biz küçüktük onlar büyük. Ama Metin Abi başka. Böyle olunca onu ne zaman görsek bütün takıp hücum eder, bağırış çağırış etrafını sarar, hemen o an tek tek takılmalarını gülerek dinler, minik beynimizle cevaplar yetiştirirdik. Bize takılır, bize dokunur, bize gülümserdi. Oluşuveren o küçük çemberde ne büyük dünyalar yaratır, ne ülkeler dolaşır, ne maceralar, ne insanlar tanırdık. Ama bilirdik, hepsi uydurmaydı. Ne çıkar, biz de o kadarından anlardık zaten.

Bir gün Afrika'nın balta girmemiş ormanlarında korkusuzca gezdirirdi bizi Metin Abi. Öbür gün Avusturalya'nın tepesinden uçakla geçerken sarkıttığımız iplerle aşağıya süzülür, kötü adamların canına okumaya giderdik. Hayaldi hepsi, yalandı dolandı, ama tam da bize göreydi.

Sıcak yaz günlerinde sığınacak eşik ararken birden onun açık penceresinin uçuşan tülleri arasından, akordiyonunun sesi gelir, koşar, penceresinin altına çöker, o günün beğenilen, bizim de gözdemiz olan şarkıları çalardı. O Metin Abiydi. Bizim Abimizdi. Bizler küçüktük, bizden büyük abilerimiz bizi yanlarına yaklaştırmazlardı.

Ne olurdu sanki, her mahallenin bir delisi olacağına, bir Metin Abisi olsaydı...

Başa Dön