Nilüfer'e, Nilüferime...

Bu kez senin için, sana yazıyorum ama yazdıkların ben nefes aldıkça ve yazı beni bırakmadıkça son bulmayacak. Yazdığım her bir satırla huzura kavuşacağını biliyorum.

yazı resim

"Hava çok güzel...

Perdeleri sonuna kadar aç ki,
güneşle yanına geleyim.
Çok fazla ağrın olduğunu biliyorum
ama hepsi geçecek
Yaza çiçekler sana gelmeyecek
ikimiz birlikte gideceğiz onlara, kırlara...

Seni seviyorum

Ömür"

Çok öncesinden biliyormuş gibi kırlara gideceğimizin müjdesini vermiştim, bir ay önce sana gönderdiğim küçük bir kır çiçeği ile...

Ama bensiz bu kadar erken gideceğini hiç düşünmek istemedim. Sesini duydum biraz önce, bizi sevdiğini söyleyen, o lanet hastalığa hiç yakışmayacak güzellikteki sesini...

Hala inanamıyorum gidişine...

O kadar sessizdi ki herşey, o kadar bilinen ama beklenmedik. Belki şimdi mutlusun, belki de bizi izleyip üzülüyorsun bilemiyorum.
Bu öyle çaresiz kaldığımız bir son ki; geçmişteki güzel anlarımızı hatırlayıp üzülmekten başka birşey yapamıyor insan...

Ama biliyorum ki benim tanıdığım Nilüfer,
Beyoğlu havasını almadan, çok sevdiği kitaplarını okuyamadan, İstiklal'de arkadaşları ile gezip tozmadan, olmak istediği Nilüfer olamazdı.

Okuyamamanın seni ne kadar kahrettiğini en iyi ben anlıyordum. Şimdi en güzel romanlar, en sıkı yazarlar, tüm festivallerdeki filmlerden çok daha kaliteli filmler seninle.

Her ne kadar bahar gelmediyse de buralara senin gittiğin o yerlerde hep yaz biliyorum.

Bilirsin, yazı severim.

Beni de bekle kırlarda, zamanı gelince hep beraber koşacağız.

Güzel kuzenin

Başa Dön