Her cumartesi günü, Galatasaray Lisesi önünde toplanan “Cumartesi Anneleri” vardı bir zamanlar.
Bunlar cumartesi günleri, PKK’nın yan kuruluşu tarafından evlerinden toplanıp tam saat 12.00’de “Menemen bardağı” gibi eylem yerinde sıraya dizilirlerdi.
Ellerine PKK’nın dağ kadrosundaki eşkıya bozuntularının birer fotoğrafı tutuşturulur. Sonra yağlı saçlarını atkuyruğu yapmış çirkin bir kız kurusu bildiri okumaya kalkar, polis onu engellemeye çalışır, sonunda polisten haftalık dayak istihkaklarını yiyip dağılırdı kalabalık..
Sonunda PKK bile bu işten sıkılmış olmalı ki, son verdi bu soytarılığa.
Bir de “Pazartesi Bacıları” vardı yakın zamana kadar. AK Parti iktidarının yarattığı “devri-saadet” öncesi sıkça görülürlerdi üniversite kapılarında.
Başörtüsü ile üniversiteye girmek isterdi bu bacılarımız. Bence haklıydılar..
“Haklıydılar” ama “Öküz altında buzağı arayan” bazıları benim ile aynı fikirde değildi. Onlara kalırsa, niyeti başkaydı bu bacılarımızın.
Şöyle yazıyorlardı gazetelerinde:
“Bu eylemler, ‘masum öğrenci istekleri’ değildir. ‘Başörtüsü eylemi’ yapan bu kızlar birileri tarafından organize ediliyor. Birileri bu konuyu ‘siyasal rant’ haline dönüştürmeye çalışıyor......”
Bendeniz, “Pis Komünistler! Ateist bozuntuları! Selanik dönmeleri!” deyip basıyordum kalayı.
Öyle ya, o nur yüzlü kızcağızlar bana hiç militan gibi görünmüyordu. Onlar sadece Allah’ın emirlerine uymaya çalışan bacılarımızdı. Yüce İslam dini, üç günlük siyasi ikbal için kurban edilir miydi hiç! Böyle bir şeyi nasıl yapardı o başörtülü, nur yüzlü bacılarımız?
3 Kasım seçimlerinden sonra, üniversite kapılarındaki “başörtüsü eylemleri” bıçak gibi kesiliverdi. Oysa uygulama devam ediyordu, başörtüsü hala yasaktı üniversitelerde...
“Başörtüsü öncelikli sorunumuz değildir” diye demeç veren Kasımpaşalı liderlerine sesini çıkaran olmadı. Artık umurlarında değildi başörtüsü, nasılsa iktidara gelmişlerdi sonunda...
Bu tarafta bizi iyi kandırdı “Pazartesi Bacıları”, öbür tarafta Tanrıyı nasıl kandıracaklar acaba?
