perde açıldığında
ışık görünür çoğ zaman
dekoru tanımlayışımız ondan
evvel zaman içinde
iki oda bir aşk arasında
kırmızı karıncadan kanın
kuşkulu damarlarda dolaşımının anlatıldığı bir hikaye
ısrarla anımsatıldı
sahnedeydim
şehri azam büyüklüğünde
küçücük bir sahne
yönümü bulamayacağım
bir de tepedeki çıplak ışık olmasa
mum
dediler önce
dibine ağlar diye vazgeçtiler
şimdi dibindeydim karanlığın
ışık tepemde çırçıplak
ah yüce rab
beni aydınlat
sözcüksel dış çatışmaların kemiklerimi sızlattığı sanılmasın
tümüyle rutubetten
her şehir nemli sahne
her oda terli
her bakış şehvetamiz
sesler hakaretamiz
sesimizi sertlikten tanrı korusun
repliklerimiz ziyadesiyle soluk
hareketlerimiz sert
kapı çarpıyorsa bir sahnede
o gidiş akılda kalsın diye
ki çoğ zaman beyhude
göz saklamak
yüze güvenmemekten çoğ zaman
yoksa bir karış üstünde ne işi var
ruhunuzun
rol icabı
yüzümden yüzümü söktüklerinde
bükülmüş dudaklar
yaşlı bir kadın
başı ağrıyan bir bira
söndürülmüş pipo
üstünde karınca yuvası olan bir sehpa vardı ortada
yuvayı alıp kadının üstüne
sehpayı biranın
pipoyu dudakların
yeri göğün
üstüne koydum
maksat her şey akılda kalsın
sökülmüş yüzümü kaptığım gibi gittim
gittiğim gibi kaçtım
kaçtığım gibi saklandım
söküklüğüm...
bir iğne
bir iplik
bir teyel
bir de gergef alacağım
biz
mavişer camdan tabutlarda ne de güzeliz aslında
alkışlarım yalandan da olsa
izleyiciye