Bir savaştı bu!
Güneşe, toprağa, rüzgâra…
Hırçınlığına inat beyaz köpükleri ile koruduğu gemileri koynunda; sesi serinliği, sesi berraklığı, sesi yüzünde gördüğün aksin…
Derinliklerindeki renkleri, yeşilin tonları… Mavi ye en çok yakışan! Nefesi ile dokunduğu, dokunanı nefessiz bıraktığı… Bir kaşık su’da üstelik!
Güneşe inat kıyısındaki papatyalara can verdiği, canından canmış diye… Yeşilin tonlarında gezinen kırmızı balıklarını; sakladı topraktan, olmaz ya! Yine de kirlenmesinler diye… Rüzgâra nefesini verdi, hırçın beyaz köpük gemilerine siperdi; rüzgâr alıp götürmesin diye…
Güneşin sahte ışığına aldandı papatya… Kökleri bıraktı toprağı… Düşen toprak parçaları kirletti kırmızı balıkları… Hırçındı belki ama köpükler beyaz değildi artık! Rüzgâr kazandı…
Bir savaştı bu!
Güneşe, toprağa, rüzgâra…
Su; bulandı… Bu defa KANLA!