Bir surreti daha yok anlatılanların, akılda kalınan küçük anılardan ibaretmiş seni anlatabilmek kabiliyeti.. Anlananı işleyip, silmekte belirsiz tamamlamalar arasın da tamamlanmayan bir konunun özetini geçirmekti deftere..
Ne de güzel anlatıyordu şu şair elbiseli adam.
Defterin içine koydum adını
Gül yaprakları deseni
Bilmiyorlardı tadını
Seviyordum seni.
Bu yüzden hızlı hızlı not tutuyordum deftere, yanlışlarım oluyordu.. Biliyordum, siliyordum tozlarını ve savuruyordum.. sililen her satıra tekrardan yazıyordum adını, biliyordum ki silsem de izi kalıyordu.
Açamadım gönül defterini
Bakamadım senin için yazanı
Karıştıramadım sayfalarını
En son tutamadım ellerini.
Kapanan göz perdelerimin gizli yaşları saklaması..
Çat kaşlarım ve yumuk gözlerimin acizliği..
Söyleneni bilinmeyen anonim bir öyküden ibaretmiş..
Adın ise, o da başkasın azındaydı..
Ne de güzel anlatıyordu şu adam;
Biz üç kişiydik.. Sen, ben ve sevgilin.