Arasıra etrafımdaki insanların gözünden görmeye çalışıyorum kendimi. Her defasında farklı bir yüzle karşılaşıyorum. Halbuki hep aynı yere bakıyorum. Acaba her insan farklı gözlerle baktığı için mi, iç güdüsel olarak, her insana farklı maskeler taktığımız için mi böyle oluyor?...
Kocaman bir sahenede olduğumu farkettiğim zaman üzülüyorum. Tiyatro çalıştırıcım "insanlar bu sahneye çıktıklarında ne yapacaklarını şaşırırlar; ellerini kollarını nereye koyacaklarını bilemezler." demiş, şaşkın bir insanın sahnede nasıl saçmaladığını göstermişti. Gülmekten karnımız ağrımıştı. Aslında haklıydı. İşte durduğum yerin bir sahne olduğunu farkettiğimden beri insanların yüzlerinde emanet duran maskelerin onların neden gülünç duruma düşürdüğünü, neden paniklediklerini, korktuklarını,gizlenmeye çalıştıklarını anladım. Çünkü burası bir tiyatro sahnesiydi ve onlar daha önce hiç okumadıkları bir rolü oynamaları için bu sahneye atılmışlardı. Bu sahneyi farkettiğimden beri "doğaçlama" yapıyorum. İçimden ne geçiyorsa... Olduğu gibi... Süssüz... Zaten ben doğal olunca oynadığımız komedi kopmuyor, çünkü samimi bir yüzle karşılaşmak rol arkadaşlarımı daha bir panikletiyor. Yani rolümün dışına çıkmış olmam bu sonsuz oyunu engellemiyor. İşte böyle olduğu için bir daha rolümü yapmamaya karar verdim. Bu oyunu sahneden inip izleyebilecek kadar erdemli insanlar varsa, ki ben var olduklarını biliyorum, kaliteli bir komedi izliyor olmalılar. Bense şimdilik sadece farkında olmanın keyfini yaşıyorum. Eminim bir gün aşağıya inmeme izin verilecektir. O zamana kadar doğaçlamaya devam.
Tiyatro oyunumuzu oynayana kadar en büyük merakım sahneden izleyicileri görüp göremeyeceğimdi. Tepkilerini merak edeceğimi bildiğim için görmek istiyordum ama bir yandan da görmek istemiyordum. Çünkü bir zamanlar şu bir dizide "Kopil" i oynayan oyuncuyu çok seviyordum. Oturduğum civarda bir kere karşılaşmıştık da ağzımı açıp "merhaba" diyememiştim. Neyse, tesadüfen gittiğimiz bir tiyatroda karşıma oyuncu olarak çıktı. Dev bir kadroydu. Yanlış hatırlamıyorsam "Sarıpınar 1914" . Tüm oyun boyunca yalnızca onu izlemiştim. Ama işin kötüsü rolü figüranlıktı. Durduğu yerden tüm oyun boyunca seyircilere bakmıştı. İşte oyun boyunca onu izlediğim için ve kendimi gözgöze geldiğimizde "nasıl olsa görmüyordur." diye avuttuğum için spot lambalarının izleyicileri görmeme izin vermemelerini istiyordum. Daha ilk sahneyi oynarken farkettim seyircilerin hepsini görebildiğimi... Neyse, alnımızın akıyla da çıkmıştık hani...*
Odamdaki spot lambam (gece lambası) gözüme gözüme gönderiyor inatla tüm ışınlarını... Onunla daha fazla mücadele etmemeye karar verdim. Zaten uykum da geldi... Günün neresini yaşıyorsanız, bundan sonraki saatler hepimiz için güzel geçsin...
* "Kopil" e gelince... Hala seviyorum ama artık biliyorum ki, beni hatırlamaz bile.:)