Sınır Şeritleri

yazı resim

1.
Alışkanlık mı olmalıydı yıllar?

Yanımızdan çekip gidecek olması ve bulutlardan medet umulması, çaresizliğin bir yansımasıdır, yanılsamasıdır.

Birer varsayımdır ülkeler
Belki biraz vazgeçiş, biraz kabulleniştir.

Belki ardı arkası kesilmeyen bir orman yoludur tüm göz açıp kapamalarımız.
Renkli bir panoramanın çerçevesine sıkıştırdığımız kimliklerimiz de olabilir, ruhları keşfedilemeyen sınırların ütülü entarileri de...

Vazgeçiştir.
Hayatın kendi aralığında bir başka teneffüstür.

Kabulleniştir.
Yamalı yolları, bulutlu havaları, kalem karası denizleri kabulleniş...
Görebileceğini, görüp yaşadığını kabulleniş...

Yansımadır.
Fotoğraf karelerine hapsedilmiş anıların hatırlanması içindir şehirler.

Yanılsamadır.
Bir su birikintisinin üzerine şavkı düşmüş katedrallerdir ayak bastığın.

Varsayımdır.
Hesapla(ş)maların, başka dillerde kaybolmaların, büründüğün milliyetin varsayımları...

Kimliklerimizdir.
Güneş gözlüklerimiz, ayakkabılarımız, ojelerimiz veya şapkalarımız değil.
Varolduğumuzu anlamlandırdığımız geçiş ve geçiştirmelerin benzerlikleridir.

Ruhlarımızdır.
Daha çıplak olmanın, daha cesur olmanın, masalsı doku hücreleridir soluklarımızın.

Aslında her şey alışkanlığın akışkanlığıdır.

Hayatlarımızdan söküp atmayı beceremediğimiz etiketlerimizin, kafamızdan silemediğimiz değerlerin, buna bu dediğimizin kalıplarıdır, boyunduruğunda yaşadığımız...
Şehirlerdir alışkanlıklarımız.

Başa Dön