zamanın hangi köşesinde gezinirsin?
hangi anda birleşir kader çizgimiz?
ne zaman kaldırırsın ağır gövdeni üzerimden?
içimde bir dert,
varlığınla ağlatırken yokluğunla sızlatır
mahkûmum şimdi
derinlerdeki çâresiz bir sükűta
bilmiyorum senin makamın
gökyüzünün fevkinde bir beyaz bulut mudur?
atan kalbim değil,
yürüyen ayaklarım değil,
gören; sen,
düşündüren; sen,
kalp diye atan,
yaşatan; sen,
yaşayan sen....
tutkunuydum ben;
bahçendeki rengarenk gülerin
şimdi bir çölde kaktüslerin esiriyim
yokluğunla deli dîvâneyim
zamanın hangi köşesinde gezinirsin?
hangi ânda birleşir kader çizgimiz?
bir zamanlar gezinirken durgun sularında
büyük bir rahatlıkla serin serin
tüm varlarım yok oldu sensizlikle
vurgun yedim sensizliğin derinliklerinde
zindanlara atılır aklım
dikenler konulur aşka giden yollara
bir hüzün akar göz pınarlarımdan
çâresizlik kıvrılır içimde bir yılan gibi
sokar zamanın âhenkli işlevini
mahkûm eder beni mihnetli bir kedere
ben; aşkin görmeyen gözü
ben; aşkin sizlayan kalbi
ben;aşkin lâl dili
ben; sevgini çıkmaz sokağında
yolunu kaybetmiş bir garip yolcu
ağlarım kaybolmuş sevdaların gözyaşı ufkunda
Sükût
atan kalbim değil, yürüyen ayaklarım değil, gören; sen, düşündüren; sen, kalp diye atan, yaşatan; sen, yaşayan sen....