Suret-î İnsanlar

Fotoğraf Makinası gibi kullanılıyorsa gözler, yürek acı çekmeye mahkumdur......

yazı resim

Engizisyon mahkemelerinin acımasız yargıçları gibi
Keskindi ve küf kokuyordu sözlerin....
Bilmiyordun değil mi her gece yalnız başıma içtiğimi....
Ve dünyaları ben yaratmışım gibi,
En heybetli ejderhaları yerle bir ettiğimi...
Oysa ben, umarsız bir şizofren gibi,
Hayalini çiziyordum gözbebeklerime..
Epeyce yarılanıyordu gece,
Damarlı ellerinle ayırdığın beyin hücrelerim gibi,
Tam ortasından...
Korku ve endişelerin yoğun saldırılarında kapanıyordu
Gülümseyen dudaklardaki ışıklar...
Sirenler çalıyordu şehrin dört bir yanında
Ve yangından ilk kurtarılıyordu
Bacak arası hatıralar.....

Yazdıkça parmaklarım kırılıyordu ve
Kırıldıkça kelimelerin tayfları yüzüne yansıyordu...
Bilmiyordun değil mi her gece ölümsüzlüğe ant içtiğimi.....
Muhteşem kralların devrilmesi
Ve hatta tahtlarında mastürbasyon yapması gibi
Ellerim gökyüzünde,
Dünyayı okşuyordum senden habersiz.
Kuzey ve güney kutbu kadar uzaktık aslında beraberken bile......
Oysa hala birbirimize,
Bilim kurgu aşkları anlatıyorduk patavatsızca...
Sonsuz bir cümle olmalıydık aslında biz,
Sen benim öznem, bense yüklem...
Hiç bıkmasaydım sana yüklenmekten...

Aslına bakarsan ben gidiyorum!
Bu serkeş şehirden...
Bilmiyordun değil mi, yaşama sebebim; aslında içimdeki nefretimden...
Ve gözlerimin,
En alışılagelmiş çerçevelerde,
Suret-i insanlar çekmesinden....

Başa Dön