olağanüstü güzel bir savaş önerdim sana... hileli baskınlar, apansız vurkaçlar, göğüs göğüse bir çarpışma... kötülük yap istedim... çünkü kötülüğün sahtesi yok... esir al ve esir düş... sırtında kırbaç izleri, yaralarından sızan kanla beslenen bir düşman... bir tek darbeyle yokluğun istenildiği, çıplak ayaklı bir yenilgi... hançerler verdim sana... bir ilişki ne denli şiddetli ise o kadar dürüsttür diye...prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /
dürüstlüğü arama... bir adam ana avrat dümdüz gidiyorsa işte o dürüsttür...
SÖZLERİN!..hepsi birer alice rüyası, hepsi birer polyanna akıl yürütmesi... oysa biliyor musun benim evrenimde alice vesikasız çalışan bir otoban orospusu ve polyanna kırkında bekaretiyle gurur duyan bir politikacı...
bütün çocuk masalları içinde dürüst olan bir tek masal var... kibritçi kız... gerisi pırlantalı fahişelerin yoksul azizelere yeğ tutulduğu bir dünyaya hazırlıyor çocukları... sonra da işte haftada bilmem kaç kere sosyete denilen onaylanmış toplu seks kurumlarını izliyoruz televizyonlarımızda biraz da gıpta ile...
hepimiz yavaş yavaş birer otomatik portakala*, insanlıksa koskoca bir gösteri toplumuna** dönüşüyor. cezaevlerinde ölüme giden insanlar, sokaklarda gündüz kovalanan geceleri tecavüz edilen çocuklar, kucağında çocuğuyla kendini haydarpaşa-gebze banliyösünün önüne atan kadın, trafik kazaları, cinayet şebekeleri, "jilet yiyen kız"lar... hepsi gösterinin bir parçası ve "iyi" ya da "doğru" olsa olsa bir yanılsama, yanlış yapma anı...
"inter faece et urinam nascitur"***... şaşmamak gerek!..
-------------
*anthony burges "otomatik portakal"
**guy debord "gösteri toplumu"
***"bok ve sidiğin arasından doğarız" aziz augustinus
