Aşkı unuttum… Nasıl bir şeydir aşk? Hayatımdaki çizilmemiş resim? Basılmamış çimen, silinmemiş kireç tortusu ya da bir çiçeğin özü? Ben aşkı unuttum, nasıl bir şeydi aşk?
Her gece uyumak için beynime emirler vermeliydim, oturduğum bankta denize dalmışken, durup dururken ağlamak! İçimin ezilmesi, sesimin gitgide titremesi midir yoksa? Tuttuğum ellerini bıraktıktan sonraki kalbimin sızlaması mı?
Şu aşk denilen şeyi unuttum! Uzun zamandır yakamadım içimdeki mumu, gölgem büyüyemedi duvarlarda, söndüm durdum bir şamdan bardağında… Yalnızca bana acı veren şeylerden mi geçmeliymişim? Yalnız kalmak mı aşk, en olanaksızından en imkânsızından çekip almakmış meğer! Yanımdayken başlamıyormuş, uzağımda görmeye çabaladığım şeymiş…
Yıllardır özlemini çektiğim bu şey neymiş? Beni benden eden, kulakları sağır eden, haykırışlarımın arasında en mantıklısını bulabilmekmiş! Çıldırmışken susmakmış, düşmüş, hayalmiş, tutkuymuş ve sonuçsuzmuş! Bir sıfır kadar dünyada olan, boşluğu dolduran, atomları temsil eden, tümü hiçe sayan, boşluğa atıldığında çok şey varmış gibi davrananmış!
Fakat unutmuşum o duyguları. Yetersiz kalmışım. Bitiremediğim resim, hiç göremediğim çimen, çıkmayan kireç tortusuymuş. Gücüm yetmiyormuş, donup kalmışım karşısında. Ben bu şeyin yabancısıymışım. Ezikliğimi hissedemiyorum bile artık, yok olmuş içimdeki aşka dair her şey!