[[ Geçen yılların yıldıramadığı güneş yine göründü silüeti belli olan dağların ardından.Yeni bir doğuş,yeni bir gün ‘Hayat devam ediyor!’dedi bana.Hava hafif sisli,tatlı bir meltem ürpertiyor,örtüsünü birer birer kaybeden dallarımı.Yalnızlığımla başbaşayım.Dünya dönüyor,güneş doğuyor,hayat devam ediyor etrafımda ama ben yavaş yavaş tüketiyorum son nefeslerimi.Bitirmek için başlamak gerekir.Bende başladım yalnızca bitirmek için.Etrafımda kimse yok,bu da artık ölümün yalnızlığımı paylaşmaya geldiğini sezdiriyor bana.Sonbahar geldi.Artık biraz daha yalnızım.Kendimi kaybediyorum.Yapraklarım da terk etti beni tıpkı yaşama sevincim gibi.Önceden burası ne kadar güzeldi.Renkler vardı,yeşil yapraklar,kırmızı güller,sarı,pembe,mor çiçekler.Aslında her şeyin sebebi sizsiniz biliyor musunuz?Hayatımı,arkadaşlarımı,bütün güzellikleri elimden alan yalnızca siz.Biz hak etmiyoruz yok olmayı.Şimdi su olsaydı ve eğer siz onu akıllıca kullansaydınız benim yaşama sevincim ve yok olmak akıllarından bile geçmeyen dostlarım olacaktı.Güneş gülümseyerek doğacak,karamsar bulutlar gökyüzünü ona bırakacaktı.Evet yalnızım.Uçsuz bucaksız bir çöl artık burası;kuru,çıplak topraklar üzerinde yalnızca ben.Ebedi sessizlik çöktü üzerime Belki geçirdiğim son gün,yakardığım,feryat ettiğim son anlarım bunlar.Yalnızlığımla beraber çırpınarak gideceğim buralardan.Belki gidersem daha mutlu olursunuz.Her şeyi katletmenin verdiği mutluluk gururlandırır sizi.Derin düşüncelere dalarım ben yine.Keşke bizim düşündüğümüz kadar,sizde düşünseydiniz.En azından dünya çöl olmaz ve bu koca çölün üstünde dalları kuru,yaprakları dökülmüş,yorgun ve yılgın bir ağaç olmazdı.Berrak mavilerde hala kuşlar süzülüyor olurdu.Ama biliyor musunuz?Artık çok geç demek için bile çok geç…
Yalnızlığın Çığlığında Kaybolmak
Ateşe verdiğimiz kürenin acı çığlıkları arasında kaybolmaya yüz tutmuş bir ağaç...