] ]
Bir yolcu otobüsünün içinde bedenim.
Ruhumsa saatler önce ayrıldığım noktada...
Senin yanında...
Başımı dayadığım yastığın yumuşaklığı ardında,
Katran karası bir gece.
Uzayıp giden, uzayıp yiten yollar üzerinde,
Arada sırada gözüme çarpan,
Birbirinden kopuk yol çizgileri.
Onlarda aynı bizim gibi.
Sessiz ve sensiz ilerleyen zaman,
Yüreğime sıkılan bir kurşun tanesi gibi.
Yakıyor, kanatıyor ama bir türlü öldürmüyor beni.
Kulağımdaki mp3 cihazından,
Tüm bedenime yayılan şarkının güzel sözleri,
Kaldırıp fırlatıyor bilmediğim diyarlara beni.
Ve söylüyor, Mehmet GÜRELİ
Bulut geçti, gözyaşları kaldı çimende
Gül rengi şarap içilmez mi böyle günde?
Seher yeli eser yırtar eteğini gülün
Güle baktıkça çırpınır yüreği bülbülün
Bu yıldızlı gökler ne zaman başladı dönmeye
Kimse bilmez, kimse bilmez...
Evet belki sen bile bilmiyorsun
Seni ne kadar özlediğimi.
Şimdi söyle, hangi mey, hangi gül, hangi bülbül,
Avutabilir bizi.
Beni deniz gözlerinden ayrılan bu yollar,
Kim bilir yeniden ne zaman kavuşturur,
Kim bilir ne zaman dindirir hasretimizi.
Bildiğim tek bir şey var.
BEN SEVİYORUM SENİ.
Nilgün SARIGÜL 24.08.2007