Aylardan hangi ay, yıllardan hangi yıl bilmiyorum. Gökyüzünün gizemli esmerliğinden dolunay, hiç yitirmeden parlaklığını süzüldü, indi ayaklarıma. Okuldayım, öğrenciler her zaman oldukları yerde sıra olmuşlar, belli ki bayrak töreni. Parmak uçlarıma iyice yerleşen dolunayın ağırlığını hissediyorum. Sonra onu öğrencilerin üzerinde gezdiriyorum üç kez...Uyanan bedenim hala o rüyanın etkisinde gezinir sık sık, hala o rüyada anlamlı bir mesaj arar.
Ben öğretmen olmak için yaratılmışım. Buna daha lise yıllarında nasıl inanmışsam şimdi de aynı coşku ve heyecanla inanıyorum. Öğrenme azmiyle yanan gözlerde görüyorum: düşüncelerini hiç çekinmeden ifade edebilme isteğini. Okşadığım her başta, öptüğüm her yanakta fikri hür,vicdanı hür, irfanı hür bir kuşağın elektriğini alıyorum. Sormayın, içimde öyle bir yangın, yanıp tutuşuyorum.
Fikren, ilmen, bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular yetiştirebilme sorumluluğunun ağırlığını hissediyorum omuzlarımda. Rüyamı hatırlıyorum ve Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur. söylemini. Titreyip bir daha kendime geliyorum. Biliyorum, ben öğretmen olmak için yaratılmışım. Bir eser oluşturma görevi verilmiş bana. Devraldığım kuşağı aydınlatma; doğruya, iyiye ve güzele yönlendirme peşindeyim. Bireysel tutkularım yok benim. Çoktan biz bilincine erişmişim. Büyük düşünen, nesnel olabilen, ulusunu çağdaş uygarlık seviyesine çıkarma mücadelesi veren, bağımsızlık ve özgürlük aşkıyla dolu; vatanına, bayrağına, cumhuriyetine sahip çıkan bir kuşağın yetişmesine baş koymuşum.
Önce insan olmak! dedim öğrencilerime. Saygı ve sevgiyi kaybetmeden birbirimizi anlayabilmek demokrasi çizgisinde ve paylaşmak güzelim dünyayı savaşsız, kavgasız olabildiğince mutlu. Sonra güçlü olmak! dedim. Kolay kolay mücadeledenkaçmamak. Örnek verdim Kurtuluş Savaşını ve yeni hayatın müjdecisi olan, halka rağmen değil, halk için kurulan Cumhuriyeti. Yüreği kan ağlayan bir ulusun azmiyle, cesaretiyle Atasının peşinde aydınlığa çıkışını.
Ben öğretmenim. Başlangıçta ben varım. Ama ben ben değilim sınıfa girdiğimde. Ben demokrasinin ışığı, özgürlüğün sembolü, adaletin savunucusuyum. Ben evrensellikle birleşmiş, ileriye umutla bakan, doğruyu görebilen bir sevgi yumağıyım. Adım şu ya bu ne farkeder? Ben Türkiye Cumhuriyetinin özellikle bugünkü gençliğine ve yetişmekte olan çocuklarına hitap ediyorum. Batı senden, Türkten çok geri idi. Manada, fikirde, tarihte bu böyleydi. Eğer bugün batı nihayet teknikte bir yükselme gösteriyorsa Ey Türk Çocuğu,o kabahat senin değil, senden evvelkilerin affolunmaz ihmalinin neticesidir. Şunu da söyleyeyim ki, çok zekisin malum! Fakat zekanı unut daima çalışkan ol. diyen Başöğretmen Atatürkün yılmaz takipçisiyim.
Kızımın adını Dolunay koydum, sınırsız ufuklar açsın diye ülkeme. Bıraktığımız yerden emaneti, aydınlığıyla ulaştırsın kendisinden sonra gelecek kuşaklara. Gözümüz arkada kalmayacak biliyorum. Nice asırlar yücelecek, yükselecek Türkiye ve nice Dolunaylar taşıyacak ay-yıldızlı bayrağı büyüyen omuzlarında. Ve biz öğretmenler dudaklarımızda sıcacık bir tebessüm , alnımız ak, başımız dik, gurur duyacağız sonsuza dek bıraktığımız eserle...
2001