Bir mesaj gelir. Sen gerçekten sevmeyi bilmiyorsun. Senin Allah belanı versin. Diye.

Birilerini baz almayın. Özgünlüğü tercih edin. Karanlıklardaki ışık, ışıl ışıl parlayan ışıklarda ise gölge olmaya özen gösterin

Ben çok güzel bir kadınla aşkı yaşadım ama yetmedi İstediğim gibi yaşadım, sonu ise istediğim gibi gelmedi Mantıklı tercih yaptım sandım, o da olmadı Bu yüzden Benden daha iyi kararlar verin Bu yüzden akıl vermek haddime değil

Hayatımda zerre kadar hissetmediğim duygulardan biridir. Daha çok hisleriyle hareket eden insanlarda bu çekememe duygusu oluyor. Niye? Aşamadıkları bazı durumlar var çünkü

Erkekler; kadınlardan daha çok sever Hatta o kadar daha çok severler ki; kişisel arzularını hissetmek yerine onlardan uzak durmayı dahi tercih ederler.

Baktığında Her şey Şeytanın efendi efendi uyarmasıyla başlamıştı. Şeytan demişti ki Efendimiz Haddim değil tabi ama Doğa kanunu bu

Ademoğlu; ne yazık ki kutsal dinleri anlamak, kendi hayatını da bu öğretilere istinaden idame ettirmek yerine, başkalarıyla kendini kıyasa sokmaya tercih etmiştir.

Ne olursa olsun, ne yaşanırsa yaşansın. / Öncesinde etrafında yarattığın kasırgalar asla bilinmeyecek.

Normalde sevmiyorum bu konularda yazmayı Ama toplum olarak aklınız ve fikriniz bu alanda diye biraz maya çalmadan da rahat etmeyeceğim. Merak etmeyin, ben eşeğe ters binmem Adam gibi kara atımı gün batımı eşliğinde sürer, efendi gibi giderim.

Seçim yarışını kazanması belki çok zor fakat en güzel şeylerden biri olan, kişi ve sempatizan kazandığı kesin diyebilirim.

Tuncay Şanlı, farklı hamleler yapmayı seven bir teknik direktör ve elindeki oyuncuların en iyi potansiyellerine ulaşması için de mücadele eden bir lider

Hissetme mi yoksa hissettirme mi terazisinin şaştığı, ışıl ışıl parlayan güzellerin altında yatan karanlık yaşantıların yorduğu ve en sonunda doğru yolların çoktan unutulduğu şu zamanlarda; bir mucize gibi karşına çıkar Derya

Size koz sağlayan değerleriniz olmadan da dik durabiliyorsanız, zaten doğru yoldasınız demektir. Unutmayın ki iyiler mutlaka kazanır. Bu satırlarda olduğu gibi de hatırlanır

35lik rakı tadında yıllandığım şu yıl dönümümde, rahatlıkla diyebilirim ki; bakma, güzel yaşadım Sessizce planladım. Göstere göstere hamle yaptım. Beklenmedik bir şekilde davrandım Bu yüzden de ince bir iğne gibi battıkça batıyorum. Kanatıyorum. Çok şükür ki hala kırılamıyorum.

Uzay'a Sait Faik Abasıyanık kafasında yazarlar, beraberinde de haham, papaz ve imam göndermek gerek. Niye? Çünkü bu insanlar da Uzaydan Dünyaya şöyle bir baksınlar Güneşi, Ayı, beraberinde Evreni bir nebze anlasınlar.

Karaciğeri kargalar tarafından dahi yenilmeli ama gün sonunda zincirlerini dahi koparıp benliğini kabullenmeli

Sanıyorum ki iyiler; hayata önce Eddard Stark gibi başlıyor Saf ve salt duruşlarından ötürü sisteme karşı kaybettiklerinde ise ansızın Robb Starka bağlayıp, iyilik için savaşmaya yemin ediyor

Her faninin tükettiği ve asla koruyamadığı şeye hala sahipsin O da zaman işte Her günü anlamlı kılmaya, planlamaya ve daha iyisi gelene kadar mücadele etmeye devam et...

İki kirpi birbirini çok sevip ve çok yaklaştıkça dikenleri batar Özetle Eskilerin dediği gibi Bir ipte oynamaz iki cambaz.

İyice Charles Bukowskiye bağladığım şu saatlerde gönül rahatlığı ile diyebilirim ki biz iyi bir toplum falan değiliz Bizim içimiz fesat Beraberinde de korkaklığımız ve bencilliğimiz kol kola yürüyor.