Yalnızlığın Yıkandığı Geceler IV
Kime dönsem yönümü ağustos çıkmazı / Kasım’a uzanan yürüyüşlerim /
Kime dönsem yönümü ağustos çıkmazı / Kasım’a uzanan yürüyüşlerim /
Dindirilmez bir acı bu / Yüzyıllara meydan okuyan / Yalnızlığın
Yalnızlığın gölgesine saklanır akşamların / Buğusuna yıkanır gözlerin içselliğinde /
şimdi susun sesler anlamsızdır / yürekleri dağlayan sabahlara / düşen
Siz, kendini çok şey bildiğine inandıranlar takımı…
Kovuğunda gece uçurum yüzü / Dilimi kestim k/anı s/üzüldü /
Sessiz bir gecenin / Günah çıkartan ışığına rağmen / Dökülür
Kalbin uzayan sürgünleri / Açmazına yazılır gümüş gece / Sinesine
“Şimdi yeni sesler,
Gülümsüyor güne…”
“İnsan kendini anlatamaz
Bir şiire düşmeden önce”
Leyli bahar nereye kadardı / Kanamışken ellerimiz / Dokunup kaçan
kelimelere sığmayan kırılganlığına / bedenin üşümelerini götüren saatlerin ulaşılmazlığı /
“Zaman akıp gider, aldırmadan
gün eksilir gözlerinden”
“Sesler kendini duyurur öteye
ve gece yazılır yeni bir güne…”
“Sesler çizildi gecenin içine,
suskunluk nöbetini tuttu zamanın…”
Kalem ve kâğıdın yolculuğu, yüreğin rehberliğinde yol alır. İnsan çoğu zaman, yazdıklarından kendisini yansıtır. Kurgu bu oluşumun içinde; olmazsa olmaz denecek kadar önemli bir yere sahiptir.
Ne zaman bir şiire düşsem / Pencerelere düşer akşam ışığı /
gözlerinde pas / zımpara tozu, gece soluğu / demir kanatlar
selamsız gecelere düşen / eksik merhabaların çokluğu / yaşanırken
sadece bir şarkı / kulaklarına geçit veren / kokusunu yayan
İnsanın kendisini tanıtabilmesi zor, paylaşılan eserler sonucunda okuyan bunu anlayabilir...
1973 yılında İstanbul'da doğdum. Şiir Hayattır diyerek çıktığım yolculukta şiirler yazmaktayım. Bir bütünün içinde; hayatın sorgulanan yanlarını keşfe çıkmış, yaşadıklarından öğrendiklerini mısralara taşımaya çalışan, yazdıkça nefes alabilen bir şiir yolcusuyum...
İstanbul
Neysem oyum, ne eksik ne fazla...
Emek verilmiş her esere saygım sonsuzdur.
Sürekli olarak okuduğum bir yazar yok.