Yalnızlığın En Sevdiği Yaratık İnsandır...
Nasıl bir varlık yaşar, yaşar da anlamaz? / Oysa en masum yalandır yalnızlık.
Nasıl bir varlık yaşar, yaşar da anlamaz? / Oysa en masum yalandır yalnızlık.
Yalnızlığın sevdikleri: Mustafa, Kader, Kemal, Attila, Can, Nazım, Sabiha, Pablo, Nietzsche, Locke, Nesimi, Edip, Frida, Uğur, Adnan, Kazım, Özdemir...
Romanın fikri alt yapısını Nietzcshe'nin oluşturduğunu söyleyebilirim. Gerek Nietzsche'nin hayatının gerekse fikirlerinin bu romanda oldukça etkili olduğunu belirtmeliyim. Nietzcshe'nin çoğunlukça ve çokça yanlış anlaşıldığından eminim...
Sonrasız dönüş ve üst insan kavramları, biraz gizli de olsa romanın zeminini oluşturuyor. Ayrıca varoluşçu sorunlar olan: ölüm, intihar ve önemli
Kader Sokağın karşısına yerleştirilmiş sarı renkli bir bankın, bana göre romantik hikayesidir.
Bankla bir şeklide temasa geçen bazı insanların kısa hayat öyküleri ve ölümleri romanın görünen konusudur.
Sarı bankın yerinden kaldırılması ile tüm dünyanın yani algılanabilen hayatın değişebileceği fikri ise romanın gizli konusudur.
Siyah pantolonlu / Siyah gömlekli / Eğik... /
Bir insan 'insan' üstüne neden düşünür?
Bir insan 'insan' başlıklı bir denemeyi neden okur?/
İnsandan hem değişmesini hem de mutlak olması isteyen bu 'hayat' denen düzeneği yaratan da insandır.../
'Mutlak insan' yaratmak değil midir medeniyetin veya dinlerin derdi...
‘Boşluk’ herkesin içinde öylece durduğu sürece ‘anlama’ sorunsalının ve sırasız ‘yargı’ların ne gibi bir önemi olabilir ki...
Aşağıdaki metni anlamaktan aciz bir okurun boşluğu ile boşluğuna ürettiği çareler ve sorduğu sorular arasında ‘öfke’den başka nasıl bir bağ olabilir ki...
Aşk: Kimya / Apriori duyguların dökümünün sağlanması...
Aşk, günümüzün ve bu dünyanın en önemli icadıdır. Tanrısal bir emir olmaması hiçbir kutsal kitapta yer almamasından kaynaklanmaz. Aşk, insanların geliştirdiği en insancıl buluştur. Aşk, o kadar çok şeyi örter ki…
Bir şairin en güzel dizesini çalarsın, yerine sevgilini koyarsın, çaldığın dizeyi sevgilinin kulağına fısıldarsın, biraz da gözyaşı geçişli gülümseme: aşk-ı şahane…
Aşk, sevişmelerden kalan hüzündür…
Aşık mı olacaksın; diğer tüm dertlerini çareleriyle birlikte unut…
Küçük bir kağıdı yok etmek / Parçalamak / Yakmak
Gözlerin gözlerimde yaşar / Gamzelerin ancak benimle doğar / Yalnızlığın
Sen yoksan hayatın da olmaması ‘hayat’ın bir anlamı olmadığı anlamına gelmez…
Hayat, sürekli gelip geçer…
Hayat, ekmeğine sürdüğün umuttur…
Hayat, zamandır…
Güzel kelimedir ‘HAYAT’…
Tüm insanlığın dertlerine / Ve / Zamana /
Zümrütevler Karaca Caddesi 25 numaralı dairede meydana gelen olayda... / Anne Candan Mumcuğ
Olabildiğince edebi, olabildiğince eşit, olabildiğince özgür olan bu site yine de bu ülkede, bu şartlarda, bu okumamışlıkta olabilirliklerin en olabiliri... Sanıyorum Türkiye'de tek ve tüm olanaksızlıklara rağmen hayatına devam ediyor... Başka bir sitede yazdığım bir eleştiri yazısı sansüre uğradı, yayınlanmadı ama bu sitede asla böyle bir şey olmadı....
Ne anlatsa bu kelimeler? / Nasıl yürünse bu kağıt yüklü topraklarda?
Saçların kadar yaşarım ben / Ruhumu ince bir yalnızlık sarar her nefes alışında
Garip bir şeydir bu hayat. / Bir sürü dert edinir kayboluruz.
Annen ne anlattıysa, hangi masalları anlattıysa, hangi gözyaşını sildiyse onu ararsın; bulamazsın.
Kulağında oğlunun kalp atımı. Nerede duysan tanırsın...
Gün olur gözümüzden güneş icat eder. Gün olur severiz.
Gün olur ellerimize tapar, sonumuzu alnımıza yazarız...
Ara-yış... Şiirde, öyküde ve yaşamda; 'ara' da kalma ederi: Arayış...
Ne anlamı var direnmenin, acılar dolu yolculuklar dünyasında.
Koşutsal yaşanmışlıklar oluşturur tanrılarımızı. Bir sürü saçmalık var insanın içinde, ta içinde. Örneğin kan, ne saçma değil mi? Rastlantısal ya da tanrısal ne fark eder yaşamak, dünyadan çıkarımımız ölümse.
Ter kokan parfümler üretmedik mi çağlar boyu.
1-2-3-4-5-6-7-8-9-10-11-12-13-14-15-16-17.........................
Küçük birer zavallı veya imparator veya fahişe veya musalla taşı olduk, sırayla. Yalvardık, ezdik, öldürdük, öldük, bir hiç pahasına, yaşamak ederine.
Şehirler dolusu saçmalıklar yazdık çocuklarımızın gözyaşlarına.
1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13, 13, 13, 13, 13...............
Anlamsızlıklar komedisine işkencelerle dolu özgürlük diye bir başlık attık. Sersem birer sperm olmaktan başka zevk almadık hayattan.
1234567899999999999999999999.........................................
Simetri sağlar aslında aşk. Kendin ve o arasında.
Zamanın belli bir anında var olabilen zamandan bağımsız tanrımıza tapmaya çalıştık, korktukça ve yaşadıkça.
1 2 3 3 3 3 3 3 3 3...............................................
Oyun bitecek elbet. Kısa bir not olacak, olmayacak veya.
000000000000000000000000000000000000000000000000.
necatdilaver@hotmail.com
a priori...
Umut, ekmek, sömürü, tanrı, insan, hayat, hüzün...
Nie...