Sevginin ölçüsü ölçüsüz sevmektir. -Spinoza |
|
||||||||||
|
Ben bu iþleri yaparken ister istemez insanlarla ve devlet daireleri ile iliþki içine girmek zorunda kaldým. Ayný zamanda çiftçilik iþlerine, köy yaþantýsýna da biraz bulaþmýþ oldum. Bunlarý anlatmak istiyorum. Çiftçilerin ürettiði bütün malý ya devlet, ya da devletin belirlediði fiyattan özel sektör alýyor. Çiftçi malýný serbest olarak satamýyor. Eskiden devletle çalýþmak, devlete mal satmak çiftçi için bir güvence idiyken þimdi tam tersine yaþamý zorlaþtýran üretenleri fakirleþtiren bir mekanizmaya dönüþmüþ durumda.Çiftçi kendine verilen tütün kotasýný aþamýyor. Pamuk ve buðday alýcýlarý belli. Son olarak çiftçi buðdayýn kilosuna 600bin lira beklerken devlet 300bin lira vermiþ. Gelir gideri kýlý kýlýna karþýlýyor. Söylendiðine göre geçen yýl da ayný fiyat verilmiþ. Bu fiyat þu anlama geliyor: Çiftçiler ekmeklerini bir fýrýndan satýn almak zorunda kalsalar, bir kilo buðday verip karþýlýðýnda bir ekmek alabilirler. Adaletsizliðin, dengesizliðin ne kadar büyük olduðunu bu örnek gözler önüne seriyor. Halbuki geçen yýl 2 milyon olan 19 litrelik bir damacana su, bu yýl 3 milyon 350bin lira. Çiftçilerin ürettiði bütün ürünlerde ayný olay gözleniyor. Damacana suyu bir marka satýyor. Rakipleri var, ancak kapitalizm kurallarý içinde malýna zam koyabiliyor. Çiftçi malýný toptan ve ham olarak sattýðý için alýcýsý belli. Fiyatý suda olduðu gibi satan deðil alan koyuyor. Yolunda gitmeyen þeyler yalnýz bir tane deðil. Yapýlan araþtýrmalara göre Avrupalý bir çiftçinin topraktan elde ettiði verim Türkiye’de topraktan elde edilen verimin yaklaþýk 10 katý imiþ. Yani bizim çitçimiz ya yeteri kadar çalýþmýyor, ya da verim alacaðým diye yýrtýndýðý halde ilkel yöntemler kullanmakta ýsrar ettiði için verim alamýyor, ya da parasýzlýktan verim alabilmek için gerekli harcamayý yapamýyor, ya da bizim ziraatçýlarýmýz bu iþleri doðru dürüst bilmiyorlar. Belki de hepsinden biraz biraz vardýr. Ancak sonuç ve istatistikler bu gerçeði gösteriyor. Benim gittiðim yerde çiftçiler genel olarak her þeyden haberdarlar. Olanaksýzlýklar içinde kendi kafalarýndan –oldukça yaratýcý olduðunu söyleyebilirim- bir þeyler yapmaya çalýþýyorlar. Balýk çiftliðinden baþka bir amacým da son teknolojiyi öðrenip orada uygulamanýn yollarýný araþtýrmak. Çitçilerin yaþantýsý eskiye göre çok deðiþmiþ. Çanak antenler, bir sürü TV kanalý, elektrik, telefon,-artýk çobanlarýn bile cep telefonu var- þehir suyu var. Yakýnda kanalizasyon da gelecekmiþ. Bölge yakýndaki Narlýca Belediyesine baðlandýðý için çöp vergisi ödemeye baþlamýþlar. Ama hala çöp kutusu ve böyle bir hizmet yok. Bu yüzden doðada yok olmayan fakat yarý þehirleþme yüzünden kullanýlmaya baþlayan pet þiþeler saða sola atýlýyor. Köyün bir Ýlköðretim okulu ve 4 öðretmeni var. Baþka konularda olduðu gibi hâlâ kýz-erkek ayýrýmý sürüyor. Kýzlar ve erkekler zeytinyaðý ve su gibi ayrý ortamlarda yaþýyorlar. Kadýnlar baþlarýný örtüyor. Buna karþýn bazý çiftçiler bunu bir dereceye kadar yenebilmiþler, kendi kendilerini aþmýþlar. Bir konuk geldiðinde evin hanýmý konuðu karþýlayabiliyor, el sýkýþabiliyor. Bunlar bizim toplumumuz için büyük þeyler. Aslýnda olmasý gereken, normali budur. Bazý çiftçiler kýzlarýný da okutuyor, okutmak istiyor. Çocuklara dayak atmak da sürüyor olsa da yine bazý kiþiler bunu da geride býrakmýþ. Genel olarak dayak atmak çiftçiler arasýnda bile hoþ karþýlanmýyor. Çocuklar her þeye çok meraklýlar durmak bilmez insan meraký burada da var. Ayaklarý frene, debriyaja, gaz pedalýna yetiþebilen çocuklar traktör kullanmayý öðreniyor. Eðitim düzeyi düþük olmasýna karþýn eskisine göre geliþme var. Yeni yapýlanma içindeki bir ailede okumak istemeyen bir çocuk dayak yerine tarlada çalýþmakla tehdit ediliyor. Tehdit yerine bir tercih sorunu olarak önüne konduðunu söylemek daha doðru olur. Ya okul, ya tarla. Yan gelip yatmak yok. Sonuç olarak, zeka bakýmýndan diðer bölgelerin çocuklarýndan hiçbir eksikleri bulunmayan çocuklarýn, gençlerin bulunduðu bu bölgeden üniversite sýnavlarýna giren kýz, erkek öðrenciler çýkmaya baþlamýþ. Balýk çiftliðini kurmak istediðim yer Amik ovasýnýn hemen kenarýnda tepelik alanlarýn baþladýðý yerde, Antakya’ya 15 km. uzaklýkta. Þimdilik 15mx35m boyutlarýnda bir gölet oluþturduk. Ýçinde yengeçler, kurbaðalar, kaplumbaðalar ve az sayýda balýk var. Doðal durumuyla duruyor. Amik ovasý genellikle daðlýk ve verimsiz olan Türkiye’nin en verimli topraklarýndan biri. Burada eskiden bir göl vardý. Derinliði azdý ama ovanýn içinden geçen Asi Nehrinin su durumunu dengelerdi. Bu göl kurutuldu ve ekilmek üzere daðýtýldý. Daha sonra yapýlan baraj suyu dengelemeye çalýþýyor. Kanaletler açýldý. Barajdan su geliyor ama eskisi gibi bedava deðil. Ýki yýlda bir de ovayý sel basýyor. Ürün telef oluyor. Bir de ovanýn en verimli, en rüzgarlý yerine havaalaný yapýlýyor. Söylendiðine göre orada humuslu toprak zenginliðinden yanarmýþ. Hiç bakým yapmaya gerek duyulmadan yüksek verim alýnýrmýþ. Üstelik rüzgarýn çok olmasý nedeniyle uçaklarýn iniþ kalkýþlarý sorun yaratacakmýþ. Dalaman ovasý da Antalya’nýn en verimli ovalarýndan biriydi. Antakya’da ve ovada sürekli ve çok rüzgar esiyor. Öyle ki bazý yerlerde ayakta zor duruluyor. Bu rüzgar gücünden yararlanmak gerekiyor. Buralarda elektrik üreten rüzgar deðirmenleri kurmak bence olasýdýr. Para ve yatýrým gerekiyor. Yakýnda yerel seçimler var. Bütün Türkiye’de olduðu gibi burada da köylüler, çiftçiler belediye ve devlet dairesi yönetimlerini ne yazýk ki kendilerine bir çýkar saðlama, ayrýcalýk tanýma mercii olarak görüyorlar. Yine ne yazýk ki yönetimler de atýlan her adýmda, yapýlan her iþte kendilerine kiþisel kazanç saðlama peþindeler. En küçük bir iþ için bile para isteyebiliyorlar veya para ile iþleri kolaylaþtýrabiliyorlar. Olmamasý da zorlaþtýrýlmasý anlamýna geliyor. Anlayacaðýnýz rüþvet belasý burada da var. Genel olarak bu durumdan herkes þikayetçi olmakla birlikte, önlerine çýkan bir fýrsatý deðerlendirmeye çalýþmaktan geri kalmýyorlar. Bunun çözümü kurallarý, yasalarý iþletmek, hiçbir þekilde baþka birine minnet borcu altýnda kalmamaktan geçiyor. Son olarak söylenecek bir þey daha var. Antakya’da Amik ovasýnda, daðda, taþta her yerden tarih fýþkýrýyor. Bu durum her zaman iyi sonuçlara yol açmýyor. Ýnsanýn hareket alanýný kýsýtlýyor. Yanlýþ bir iþ yapmýþ olmamak için Antakya Müzesinden bizim balýk çiftliði yapacaðým bölgenin haritalarýný aldým. Orada kazý ve inþaat yapýlmamasý gereken alan birinci derece arkeolojik bölge olarak iþaretlenmiþ durumda. Bizim göletimiz bunun hemen yanýnda bulunuyor. Bu bölgede küçük bir yer resmi olarak kazýlmýþ ve mozaikler bulunmuþ. Öylece kalmýþ. Halbuki çok geniþ bir alan. Yerlerini benim de bildiðim bir kaya mezarý, bir höyük var. Þu anda höyüklerin üzerindeki ince tabaka topraða tütün, buðday, pamuk ekilmekte. Mezar hýrsýzlarý boþ durmuyor. Köylüler altýn ve mücevher bulma hayali peþinden koþuyorlar. Zaman zaman baþarýlý olduklarý da söyleniyor. Müze yöneticileri bir hýrsýzlýk olayý veya ihbarý olduðunda buralarla yalnýz jandarmayý gönderme temelinde ilgileniyor. Halbuki buralar kazýlýp turizme açýlacak olsa yeni bir antik kent görüntüsü elde edilebilir. Düþünceme göre yaþam biçimi ne kadar geliþirse geliþsin karnýmýzý doyurmadan yaþayamayýz. O yüzden tarlalarda, sularda üretilen yiyecek maddelerine baðýmlýyýz. Yalnýz burada oluþacak bir çöküntü bütün yaþamýmýzý derinden etkileyecektir. Hatta bu nedenle yaþama þansýmýz tehlikeye bile girebilir. Borsada para ile para kazanmak, mal alýp satmak kiþileri zengin edebilir ama yaþam döngüsünü saðlamaz. Asýl olan üretmektir. Üretmek olmazsa yaþam son bulur. Belki de Türkiye’nin böyle zor þartlar içine girmesinin nedeni budur. Aç tavuk rüyasýnda kendini buðday ambarýnda görürmüþ. Burnuma taze kýzarmýþ balýk kokularý tütüyor. 24.Temmuz.2003
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Sinan Gür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |