İbneler ve Çocuk Cesetleri
Seval Deniz Karahaliloğlu
Acı kesif,
Acı yanık et tadında,
Ne kadar ağırdır ki bir çocuğun cesedi,
Babasının kollarında,
Kasılmış ağzından fırlayan çığlık,
Acısından donuvermiş fotoğraf karesi,
Acıdan siyaha kesmiş rengi,
Duymamak için çığlığı,
İnsanın insana yaptığını
Başka bir kare,
Ekranda bir ibne,
Pahalı çöplerle fırlamış anasının karnından,
Gösterip çaputları,
Bunları alamazsınız,
Randevu bile alamazsınız,
Kapıdan içeri almazlar sizi diyor.
Ve ekliyor,
Hem siz kimsiniz ki?
Kimiz ki biz?
Lübnan’da,
Beyrut’ta,
Kosova’da,
Saray Bosna’da,
Çeçenistan’da,
Kıbrıs’ta,
Gümülcine’de,
Kimiz ki biz?
Kanımızı içerken ibnelerin efendileri
Dağ dağ yığılmış
Çocuk cesetleri,
Kaç çocuğun cesedine ihtiyaç vardır,
Büyük bir dağ yapmak için
Ya da dağlar,
Dağlar,
Dağlar,
Dağlar,
Sonsuza uzanan dağlar,
Yanık cesetler için
İbne devam ediyor,
Gözümüze gözümüze sokarken çaputlarını,
Onlardan olmak gerek,
Öyle, kapıdan almazlar sizi,
İlk önceden randevu alacaksınız,
Ancak beğenirlerse,
Sivinizi..
Buyurmuş efendilerinden biri,
Pek üzülmüşler,
Çocukları öldürmesine attıkları bombaların,
Üzüntüden katık edip timsah gözyaşlarını
Sallamışlar bir düzine daha bombayı,
Daha çok öldürsün diye çocukları,
Ceset dağları,
Yanık ceset dağları,
Acıdan kasılmış yanık ceset dağları
Büyüsün,
Büyüsün,
Büyüsün diye,
Giydirirken ibneler beyaz efendilerini,
Hasılı hiçbir değişiklik olmadı buralarda,
Yazıldığından beri İnsan Manzaraları