Şeytanın Askerleri

Batmayan güneşleri o diyarların / yorgun bir kenti buluta şikayet mi etmiş / nedense yağmur yağıyor sürekli / sürekli ağlıyor sözleri, yitik bedenlere geceleri / kundakları yok yavrularının / belli ki vakitleride yok kefenlere sarmaya / belki dostdur bulut o diyara / kanla yıkanan sokakları minicik gözlerinden uzak tutar cocukların / / böyle renkli,böyle ışıklı bir gece görmüş müdür / köşe kapmaca en değişmeyen oyunları olanlar / bir şölen sunulmuyor gözlerine / vahşetin efendisi cehennemden tırsakca gülüyor / yanan ateşlerin alacasında ölenlere / asilliği nerede savaşanların / en basit sürüngenden bayağı / zafer, cehennemi istila edişleri / sürünüyor tenleri üzerinde / bitiyor güllerin hayatı / ince bir köprüden alev nehrine düşeceklerken / nasıl da yanılıyorlar / parkelerken şeytanın askerleri / soluk tenli, kurak çölleri / / barış diyarıyla övnüp duvarlara dayanıp ağlayanlar / para etse bedenlerini satılığa çıkartıcaklar / ucuz bir kadından farksız / cenneti ırkına layık gösteren perişan sözleri / cimri bir tefeci kiralık dünyalarında / ruhları şeytana faizle bırakılmış / vicdan, elini kana merhametle uzatanda / sürgülenmiş cennet kapılarında vicdan yoksunu kalpleri / daoğu ve batının en ucu kadar uzak / farklı iki paralel çizgide / sonsuz bir azaba yolları gebe / / kutsal topraklarda dost değil miydi dualarının sonundaki şükürleri / bir zamanlar sahibi olabilmek için döktükleri kan da aktığı denizlerde dosttu / hepsi sonsuzluğun fedakar efendisine askerlik ediyordu / neden bazıları satılmış şeytanlara sattılar tüm verilecek sınavları / kara bezlerle bağlı gözleriyle nasıl görsünler kaldıklarını / duyabilselerdi bari bebekleri ardından annelerin / ölümden umarsız ağlayışını. / /

yazı resim

Batmayan güneşleri o diyarların
yorgun bir kenti buluta şikayet mi etmiş
nedense yağmur yağıyor sürekli
sürekli ağlıyor sözleri, yitik bedenlere geceleri
kundakları yok yavrularının
belli ki vakitleride yok kefenlere sarmaya
belki dostdur bulut o diyara
kanla yıkanan sokakları minicik gözlerinden uzak tutar cocukların

böyle renkli,böyle ışıklı bir gece görmüş müdür
köşe kapmaca en değişmeyen oyunları olanlar
bir şölen sunulmuyor gözlerine
vahşetin efendisi cehennemden tırsakca gülüyor
yanan ateşlerin alacasında ölenlere
asilliği nerede savaşanların
en basit sürüngenden bayağı
zafer, cehennemi istila edişleri
sürünüyor tenleri üzerinde
bitiyor güllerin hayatı
ince bir köprüden alev nehrine düşeceklerken
nasıl da yanılıyorlar
parkelerken şeytanın askerleri
soluk tenli, kurak çölleri

barış diyarıyla övnüp duvarlara dayanıp ağlayanlar
para etse bedenlerini satılığa çıkartıcaklar
ucuz bir kadından farksız
cenneti ırkına layık gösteren perişan sözleri
cimri bir tefeci kiralık dünyalarında
ruhları şeytana faizle bırakılmış
vicdan, elini kana merhametle uzatanda
sürgülenmiş cennet kapılarında vicdan yoksunu kalpleri
daoğu ve batının en ucu kadar uzak
farklı iki paralel çizgide
sonsuz bir azaba yolları gebe

kutsal topraklarda dost değil miydi dualarının sonundaki şükürleri
bir zamanlar sahibi olabilmek için döktükleri kan da aktığı denizlerde dosttu
hepsi sonsuzluğun fedakar efendisine askerlik ediyordu
neden bazıları satılmış şeytanlara sattılar tüm verilecek sınavları
kara bezlerle bağlı gözleriyle nasıl görsünler kaldıklarını
duyabilselerdi bari bebekleri ardından annelerin
ölümden umarsız ağlayışını.

Başa Dön