Ayrılığın İçimdeki Son Sızım
Ama sen anlayamadın yaralı bir kuşun avuçlarında can verdiğini.Acıyan yüreğimin senin avuçlarında durduğunu ve bir daha asla geri dönmeyeceğini
Ama sen anlayamadın yaralı bir kuşun avuçlarında can verdiğini.Acıyan yüreğimin senin avuçlarında durduğunu ve bir daha asla geri dönmeyeceğini
HEP BİRLİKTE - güneş doğacak karanlığı yırtarak bir şafak vakti anne.onun için bizler rahatız .sende rahat ol anne.bu kavga hepimizin kavgası.
Bir zamanlar mavi olan dünyam karadır şimdi. Duyuyor musun bahriyeli duyuyor musun bu haykırışları ? Senin dostun mavi, benim düşmanımdır.
herşeyin başladığı ve sonlandığı hayatın analam bulduğu yerde yaşadım seni. Sıgara dumanı gibi genzimi yakarak ve ölümü düşünmek ölümsüzlükte
Burada İNSANLAR – EĞLENMESİNİ – BİLMİYOR. Oysa yaşamak eğlenmektir, çalışmak eğlenmek. Üretmek, paylaşmak, koşuşturmak, gülmek, koklamak, düşünmek, yardım etmek, yaratmak eğlenmektir. Ama öyle görünüyor ki burada bu gizli yasayı pek bilen yok.
Dudaklarında acı bir tat var. Bu, kanın tadı mı?"Ölü dudaklar hiç kımıldamazken, Salome onun da cevabını verecektir:"Hayır, belki de aşkın tadıdır..."
http://cakkilic.blogspot.com/
Bir değil pek çok anlam yüklü bir "kısa kısa öykü"...triple entendre...nam-ı diger tevriye
Bir çocuğu daha bebek sayılabilecek yaşlarda ‘baba’ kelimesinden nefret ettirecek kadar, ‘iğrenç’ bu adam bir gün karşıma çıkacak ve bana, “ben senin babanım” diyecek!..
agzımda ısırdığım günahın tadı dudaklarımın kenarında....
zamanın sana yazılı çırpınışlarındayım ....
saklamaya gerek görmediğim günahıma....
Hayat ardından ne getireceği belli olmayan bir serüvendir ve biz asla yalnız değilizdir...
Yani saçların boyandıktan sonra görülmesinde bir sorun yok, sorun boyanırken görülmelerinde.
Yağmurlu bir gündü. Doğa, göz gözü görmez bir sarhoşluk içindeydi. Abdurrahim sabah yatakta bir külçe olmuş, yatıyordu. Kalkıp, yüzünü yıkamak bile içinden gelmiyordu. Üvey ağabeyi Veysi ile aynı odayı paylaşıyorlardı. Aralarında üç yaş vardı.