
Duygu Dökümanı
sıcak dudaklarını tuzlu tuzlu öpmeyi düşünmediğimi zannet ,ya da elini kalbine sapladığımı.
Elveda barış...heryerde savaş...
sıcak dudaklarını tuzlu tuzlu öpmeyi düşünmediğimi zannet ,ya da elini kalbine sapladığımı.
Elveda barış...heryerde savaş...
Ormanda her gün kurulmakta olan tavşanlar pazarı, havanın kararmasıyla birlikte, dağılıyordu. Sergisini toplayan tavşan pazar yerini terk edip gidiyordu. Vakit geç olup da pazar yerinde tavşan kalmayınca bir tavşan pazara gelirdi. Sırtında boş çuvalıyla ve bu boş çuval tezgâh altlarında kalmış, kıyıya köşeye atılmış, satılmamış havuçlarla ve bazı
Gidiyorum.bütün kelebekler yüreğimde.gidiyorum.şafak hala üzerimde.
İzmir 1 Nolu Sıkıyönetim Komutanlığı'nda süren davamız nihayet bir karara bağlandı. Hakkımda istenilen 5 yıllık ceza da onaylanmış oldu. Ama avukatlarımız temyize başvurdular. Sonuçlanması birkaç yıl sürer dediler.
Öğretmenimiz Fikret Beyin lakabı Karıncaezmezdi.
Günlerce o hırsla çalıştı.Topuklu ayakkabılı, kırmızı etekli, zengin kızı Mualla onu fark edene kadar. Bu fakir kız bu güzellikle kendini heba etmişti. Sen de benim bindiğim arabaya biner misin? diye sordu bir gün. Sevinçten göz yaşlarını zor zaptetmişti Ayşe. Evet hanımcığım demişti. Peki biz grup yapıyoruz, gayet zevkli
Portakal bahçesinin kralı Çarli hava kararmaya başladığında sessizce ağaçtan aşağı süzüldü. Bir ağacın altına gidip toprağı çapalamaya başladı. Aradan yarım saat geçmeden portakalların hepsi aşağı inmiş ve işe koyulmuş olacaktı. Bir gece devriye komutanı, Çarlinin yanına geldi. Çarli doğrulurken çapasını yere attı ve gülümseyerek sordu: Evet komutan, haberler
Şükran teyzenin tarif ettiği yere yaklaşırken, bir yandan da çatılardaki, balkonlardaki çanak antenleri gözetlemeğe başladım: Tek çanak, tek çanak, bu da tek çanak; hah çift çanak, Hocaefendinin evi burası olmalı.
"Aşığım ona, bana getirin onu. Onunla evleneceğim" diyordu. Hepimiz şok geçirmiştik. Şaşkınlıkla ona bakıyorduk. Ne diyordu bu Allahın belası serseri. Semtte becermediği kız kalmamıştı ama hala bu son aşkım, bu son ulan diye haykırıyordu. Üstelik peşimizde polisler varken. Zavallı iki adamın hastanede kemikleri düzelirken bir it sürüsü gibi
-Oğlum bir millet kin ve öfke duyarsa içinde kendini sevmiyor ve saymıyor demektir. Öldürmek veya öldürülmek seçtiğin tarafla ilgili değil aslında, yaşadığın kadarla ilgilidir. Sen sen ol değer verdiğin şeyler için savaşırken dik dur her zaman.
Birkaç arkadaş, gazete sattıktan sonra derneğe dönüyorduk.
O sessiz çizdi, ben sessiz yazdım.