Öykü

yazı resim

Ay Işığında Bir Temmuz Gecesi

Su arkının boyunca ip incecik yolda ilerlerken, kafasındaki düşüncelerin çarpışması yavaşlar gibi oldu. Bu denli düşünce yoğunluğuyla hâlâ ayakta olmasına kendisi de şaşırdı… Bir temmuz gecesini tüm ağırlığıyla omuzlarında hissediyordu. Hava öylesine durgundu ki, yaprak bile kımıldamıyordu… Gece tam uykudaydı adeta. Herkes de uykunun tatlı saatlerini uyumaktaydı… Yolak,

Uyanık Dilenci

Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde bir dilenci varmış. Dilenci köy köy dilenir gezermiş. Yine bir gün bir köye gelmiş. Köyde bir kalabalık görmüş. Ney ki bu kalabalık diye düşünmüş. Köyün girişinde çocuklar oynuyormuş. Dilenci çocuklara yaklaşmış, Bu köyün adı ne? diye sormuş. Çocuklar Sarıyer köyü diye

Baba Kerim...

Hicri 1075 miladi 1665 senelerinde dağda görülmüştür, eşkiyalık yapan zeybeklerdendir. Başlangıçta meşhur olmamakla beraber sonradan iyice azıtmış ve ismini duyurmuştur, Sultanhisar'ın Salavatlı Kasabasından 1-2 kişiyi öldürdüğü bilinmektedir. Takibine memur edilen Dünya Ağa Kerim Çetesinide pusuya düşürerek ortadan kaldırmıştır, bunun üzerine Dünya Ağa başka zeybekleklerle birleşmiştir. Baba Kerim zamanında

Bağdat Hurması

Biraz sonra gözüm şoförün ön kısmında bulunan dikiz aynasının üzerine asılmış bir kâğıda takılıyor. Kağıdın üzerinde eski yazılarla "Bağdat Hurması" yazıyordu. Tabii Osmanlıca okumayı bildiğim için bu yazıyı da kolayca okuyorum. Sanıyorum Arap ülkelerinden birinden alınarak getirilen Hurma paketlerinin üzerindeki etiketlerden biri.
Şoföre "Hurma mı satıyorsun?"

Beklek I.

Anthony Hopkins, Legends Of The Fall adlı filmin bir sahnesinde tek gözünü kısarak sigarasını yakar, söndürmek için dirseğinden kolunu kırarak kibriti sallar ve atar. Oldukça karizmatik gelmiştir bu hareket bana. Hatta birkaç paketliğine hareketi çalışmışlığım da vardır. Vasati kırk hareket.

Bir Şubat Gecesi İstiklal Caddesi ve Günlerden Cumartesi Saat Sabahın Dördüydü

Deneylerle sabittir ki, emek tarafının kalabalık grupla katıldığı durumlarda görüşmelerde tıkanmalar baş gösteriyordu çoğu kez Bunu biraz açmak gerekirse, , ilgili şube tarafından belirlenerek görüşmelere katılan herhangi bir işçi, iş yerindeki yerel yöneticilerin ağzından bal damlayan tutumuyla, işveren adına görüşmelere katılan üst düzey yöneticilerin kuruş hesabı yaparak ortaya,

Adam ve Kadın

Dostoyevski keşke demenin ağırlığına şöyle değiniyor:"Aslında insanı en çok acıtan şey, hayal kırıklıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.

Başa Dön