|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katýlýmý |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
Santaronide Bu Kaçýncý Senfoni
Mesut Kuntan
Þiir > Yaþam
Diyorsun ya,
Kýyýlarým, eteklerine sarýlmadan
Deli fýrtýnalar, diner bakýþlarýnda
Kirpiðin arasýndan, süzülür mehtap
Gözü nemli ürkek, çocuk edalarýnda
Yalan!
Yýldýzlardan kalplere düþen
Notasýz bestenin sahibi
Anmayýn o yalancý þairleri
Eðin, kýrýn, yakýn kalemlerini
Diyorsun ya,
Gün ayar ya, o an aklýna
Sonradan gelir cevaplar
Dün, bugün den ziyan olur
Hayýrsýz boþ bu telaþlar
Yalan!
Öyle savrulsun da, sarsýn tenimi
[DEVAMI]
|
|
|
• ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Sinema ve Televizyon |
61
|
|
|
|
"Televizyon ne derse onu yapmaya baþladýnýz. Onun gösterdiði gibi giyiniyor, onun gösterdiklerini yiyorsunuz. Çocuklarýnýzý onun dediði gibi yetiþtiriyorsunuz; hatta onun istediði gibi düþünüyorsunuz. Allah aþkýna, sizler gerçeksiniz! Hayali olan ekrandakiler…” |
|
62
|
|
|
|
Koca bir girdap Tanrý Kent . 80'li yýllarda Rio'nun en tehlikeli bölgesi haline gelen Tanrý Kent aslýnda yoksullarý kent merkezinden uzaklaþtýrmak için 60'larda inþasýna baþlanan bir mahalle, doðduklarý andan itibaren çocuklarýn birer suçluya dönmeleri g |
|
63
|
|
|
|
Eðitim, bir düþünüþ biçimi; duygunun karanlýktaki rehberi; eylemin öncüsü. Eðitim insanlarýn hayatlarýný inþa ettikleri iskeletin projesidir. Eðitim dünyaya açýlan gözlerin ýþýltýsý, umududur. Eðitim insanýn kendi benliðinde bir bilinç oluþturma sürecidir…
|
|
64
|
|
|
|
Mudurnulu bir babaannenin sýzlanýþý:
|
|
65
|
|
|
|
Yüzyýl' dizisini her izlediðimde kan beynime sýçrýyor, tansiyonlarým bilmem kaç derecelere fýrlayýveriyor.
Ýki elimi yumruk yaparak, ‘600 yýl boyunca üç kýtaya hükmetmiþ ecdadýmýz bu hakareti, bu ihaneti asla hak etmemiþtir’ þeklinde kendi kendime baðýrarak, kime salladýðýmý bilmeden; rasgele boþluðu yumruklayýp duruyorum.
Çünkü Harem, Harem’i hiç görmemiþ bazý yabancý yazarlarýn romanlarýnda tasvir ettikleri gibi deðildir. Harem-i hümâyûn: duvarlarla çevrili, dünyanýn en güzel kadýnlarýnýn padiþahýn gönlünü almak için birbiri ile yarýþtýðý, en büyük dedikodu ve entrikalarýn döndüðü, en acýmasýz cinayetlerin iþlendiði bir “Altýn Kafes” asla deðildir… |
|
66
|
|
|
|
Uzun süredir televizyonda,klip yarýþlarýný izlemiyordum..takip etme þansýmda olmadý!..Duydum ki Ebru Gündeþ’in yeni bir klipi varmýþ.. |
|
67
|
|
|
|
Güç, üstünlüðün ifadesi olmasýnýn yanýnda kültürel ve siyasi geliþmelere yön verilmesiyle kendini hissettirir. Gücü temsil edenlerin yaþattýklarý ya da yaþananlara karþý duruþlarý genelde olaylarýn yaþadýðý dönem içinde olaylarýn gündeme gelmemesi ve geliþmelere duyarsýz dururlar. Olaylar gündem olsa da geliþmelere yön vererek durumu lehlerine çevirirler. Kitlelerin ilgisizliði ve bilgisizliðinden yararlanýlarak ellerindeki araçlarla zihinleri kontrol altýna alýrlar. Kitlelerin olaylara nasýl yaklaþmasý, olaylar karþýsýnda neler hissetmesi gerektiðini sinema yoluyla empoze ederler. Bu durumun sadece zihinlerin kontrol edilmesi olmadýðýnýn kanýtý, seyircilerin yaþanan acýlara, katliamlara duyarsýz kalýþlarýdýr.
|
|
68
|
|
|
|
Dün, “Muhteþem Yüzyýl” dizisiyle Kanuni Sultan Süleyman’dý, þimdi de Fatih Sultan…
Kim bilir sýrada daha kimler ve neler var?
Þimdiden büyük tartýþmalarýn sinyalini veren bu kitap henüz çýkmamýþ ancak anlaþýlan o ki; birileri bizden bizim Fatih’i de çalmak istiyor, sanat adý altýnda, birçok deðerlerimizi çaldýklarý gibi…
|
|
69
|
|
|
|
Transamerica bir yol öyküsü, bir geçiþ öyküsü. Hem erkeklikten kadýnlýða geçisin, hem baba/anne(ya da kýsaca "banne") -oðul geçiþinin, hem baba-anne-kýz/oðul (ya da kýsaca “koðul”), hem de koskoca bir ülkeyi doðudan batýya geçiþin öyküsü. |
|
70
|
|
|
|
Sinemanýn kitle iletiþim aracý ve bir sanat olarak karþýlaþtýðý iletiþim engelleri nelerdir? Bu yazýda film ve seyirci arasýndaki sinemasal iletiþim engelleri tanýmlanmaya ve bunlarýn nasýl aþýlacaðý üzere fikirler geliþtirilmeye çalýþýlmýþtýr. |
|
71
|
|
|
|
17 milyon dolarlýk bütçesi olan,16 bin yardýmcý oyuncunun rol aldýðý ve oyuncularýn kýyafetleri için 44 bin metrekare kumaþ kullanýldýðý, 5 bin metrekarelik kapalý stüdyoda dekor hazýrlandýðý, özel olarak 10 bin silah ve silah aksesuvarý üretildiði ,dekor, kostüm ve harika efektlerle bezeli bir Faruk Aksoy filmi...
Özellikle filmin 2. yarýsýnda mükemmellik daha ön plandaydý, tavsiyemdir. Yaklaþýk 3 yýllýk bir emek ve profesyonellik örneði...
|
|
72
|
|
|
|
Diyeceksiniz ki:” Televizyon izlemeye mecbur deðilsin. Ýstemiyorsan izleme.” Keþke o kadar basit olsa. Bu neye benziyor biliyor musunuz? Aile fertlerinden biriyle hiç yüzyüze gelmemeye, onunla konuþmamaya benziyor. Hem ayný evi paylaþaca |
|
73
|
|
|
|
Her çizgi film, kendi merkezine bir mesaj alýr ve bunu çocuklarýn sofrasýna kor. Belki çocuklar hepsini yiyemez ama tadýný alýrlar. Çizgi filmlerin mantýðýnda bu yeterlidir. Çocuklar tadýný alsýnlar, gerisini nasýl olsa getirirler. Çocuklarýn ayný çizgi filmi izleme ýsrarýn altýnda bu tat alma yatar |
|
74
|
|
|
|
17 Ekim 2004 Pazar gününden itibaren yýllardýr vazgeçilmezler listemin en baþlarýnda olan CNN TÜRK televizyon kanalýna ekran kararttýrýyor, CNN TÜRK radyosunu da kapatýyorum. Artýk ikisini de boykot ediyorum, bundan sonra ne izleyeceðim ne de dinleyeceðim |
|
75
|
|
|
|
Televizyon programlarýnda ve magazin dergilerinde , her tür ahlaksýzlýk sergilenir, yolsuzluk yapanlar, eþcinseller kýsaca ahlaki deðerlerden uzak kiþiler özenilecek kimselermiþ gibi tanýtýlýr ve karanlýk yaþamlarý çekici gösterilmeye çalýþýlýr. Bu kimselerin ahlaksýzlýklarý cesaret ve modernlik olarak adlandýrýlýr. Reklam, sinema, edebiyat, mizah gibi kültürel araçlarda hep ayný mesajlar iþlenir, toplumlar din ahlakýnýn deðerlerini göz ardý etmeye, inançsýzlýk ve ahlaksýzlýða özendirilir.
|
|
76
|
|
|
|
Aþk kirlendi. Kirletenlerde oturmuþ hallerine aðlýyor. Saç baþ yoluyor. Sessizliklerine bürünmüþ, aþkýn tekrar kucaklarýna düþmesini bekliyor. Aþkýn nasýl kirlendiði her bireyin yaþadýðý hikâyelerde saklý. Ama ilginçtir, bütün aþk hikâyelerinde aþkýn renkleri farklý, kokularý ayný. Aþk hikâyesi olanlar, aþký yaþadýlar mý yoksa aþkla mý karþýlaþtýlar bilinmez |
|
77
|
|
|
|
‘’ Sen bize veda ettin ama Türk milleti olarak biz sana hiç veda etmeyeceðiz.’’
|
|
78
|
|
79
|
|
|
|
Aslen 1965, Ýstanbul doðumluyum. Avusturya Lisesi’ni, sonrasýnda ise Boðaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü bitirdim. 40’ýma doðru Metro AG’nin Türkiye Temsilcilik görevini yürütürken, Marmara Üniversitesi’nde Üretim Yönetimi ve Pazarlama alanýnda yüksek lisans ve doktora yaptým. 1988- 2013 yýllarý arasýnda Galleria, Ram Dýþ Ticaret, Geliþim Yayýnlarý, Güneþ Gazetesi, Turquoise Dergisi, Egebank, Garanti Bankasý, Bayraktar Holding, Siemens, Ritz Carlton, Metro AG gibi firmalarda orta ve üst yöneticilik kademelerinde çalýþtým. 1983-1988 yýllarý arasýnda okuduðum Boðaziçi Üniversitesi’nde daha sonra çalýþmaya devam ettim. Profesyonelliðin ilkelerini öðrencilik yýllarýnda çalýþtýðým Tekfen, Vip,Vizitur, Setur, Entaþ, Ufaþ gibi firmalarda yarý zamanlý çalýþarak öðrendim. 2010 yýlýnda Ýstanbul Aydýn Üniversitesi’ne yardýmcý doçent olarak atandým ve 2012’de de Okan Üniversitesi’ne Ýþ Geliþtirme Direktörü ve yardýmcý doçent olarak transfer oldum. Ayný zamanda eþimle ortaðý olduðum Medya Ton Ltd. isimli þirketimizle belgesel ve uzun metrajlý film üretimi de gerçekleþtiriyoruz. Toplumsal sorunlara vurgu yaptýðýmýz ilk filmimiz Ýfakat ile yurtdýþý ve Türkiye’de birçok ödüller aldýk. Þimdi de 3 yýldýr çalýþmalarý süren “Öyle Sevdim Ki Seni” isimli filmimizin çekimleri için Trabzon’dayýz. Medya Ton isimli þirketimiz ile Cisco, Praktiker, Arkas gibi þirketlerin kurumsal dergilerini eþim Orhan Tekeoðlu üretirken , ben de Alman kökenli Foreverclean Ltd., RWE, Tisva gibi kuruluþlara iletiþim ve iþ geliþtirme danýþmanlýðý yaptým. Sivil toplum çalýþmalarýný da severek yapýyorum. Rotaryenim. Alman-Türk Ticaret Odasý’nda, Kagider’de, Bümed ve ALD’de üyeliklerim var ve Türsak’ta Baþkan Yardýmcýsýyým.
|
|
80
|
|
|
|
Aþkýn ve tutkunun kan kýrmýzý akarak, insanlarý kesip geçtiði ve yürekleri daðladýðý Kader, varolmanýn dayanýlmaz hafifliðini beyazperdede en etkileyici biçimde sunarken, insanoðlunun da en yaman duygularýný dillendirmekten geri durmuyor. |
|
|
|