Artık gelme… Bir başka yılın baharını gösterir oldu takvimler. İlk önce rengine alazlandığım o yeşil gözlerin yok artık. Çok geç kaldık çürümüş çiçekleri ellerimizle sulamaya. Bitirdiğin her şeyi en baştan yaşamak için çok geç… Artık gelme…
Yağmurlar yağmaya devam etse de, yıldızlar eskisi gibi parlasa da istemiyorum artık. Senden sonra bakamadım hiçbir yeşil göze. En çok da nefret ettim yaşadığım bu başkentten. Artık dinlemiyorum o gitaristi. Seninle baştan başa arşınladığımız caddelerden içim acıyarak geçmiyorum. Bir gece vakti eskiyi anımsasan da, dönmek istesen de, artık gelme…
Bir zamanlar dizlerine kapanıp ağlardım. Ne çok şey yitirdin gittin ikimizden. Ve en çok da yüreğimden. Sebepsiz gidişine, yaşamımı alt üst etmene karşın ayaktayım hala. Ben affettim seni, ama dilerim sen kendini etme. Çoktan değişti tarihler, günler, geceler. Sana yalvarsam da günün birinde, artık gelme…
Ne çok şey götürdün hayatımdan. Resimler yalancı gülümser oldu. Mutluyduk bir zamanlar biz de… En çok içimi acıtan mı? Dedin ya ayrılırken, aylardır mutlu değilim seninle diye… Yalanlar gerçek oldu gözümde, en çok yaşadığım mutlulukların hatrına, artık gelme…
Ne gerçek bir sevgi yaşandı, ne bir ele dokundu ellerim senden sonra. İnancımı da çalıp gittiğin bir hazirandan bu yana küskün kaldı anılar ellerimde. Sen gittiğinden beri, hiç açıp da bakamadım senli şiirlerime, günlüklerime. Bir daha geçmedim yaşadığın sokaktan, nefret ettim gittiğimiz parklardan, geçtiğimiz bulvarlardan… Sen hiç üzülmedin, düşünmedin belki. Ama artık çok geç… Sakın gelme… Ölsem de, seni deli gibi özlesem de, içim sızlasa da her gece belli bir saatte… Asla geri dönme, çok geç kaldık yaşanabileceklere, dindi artık fırtına, yeniden siyaha boyandı gökyüzü… Artık sakın gelme…