Ranzamın ucunda bir İstiklal gazisi yatıyor
başı salkım söğüt Anadolu
yurttaşlık bilgisi
elleri yorgun
çok mu yorgun ne?
ölü bir Latin alfabesi kadar yorgun mesela
ya da
bin yıldır kızıl bir dehliz ortasında hapis
bir ejder başı kadar
yorgun argın
geceye binbir destandan gelme
bir süvari katıyor
Ranzamın ucunda bir İstiklal gazisi yatıyor
Pencereden bakıyorum
sırça köşkün ardında
dallara nutuk çeken bir serçe
kırmızı başlıklı kızın ağzında
gururla suya batıyor
ununu elemiş
eleğini asmamış
bir serçe
şimdi suskun ve yalnız gövdesi
su altında begonya
Göz gözü görmüyor dışarıda
öyle bir sis ki bu
aşırı dumandan ölecek
bense dumansızlıktan
bir sigara yakıyorum
sarıbaş
ellerim cebimde
keyfimin kahyasını yakıyorum
keyfim kaçıyor
siren seslerini
bir de
oynak hamam taslarını alıyorum yatağıma
dalga dalga çürüyor bedenim
soğuk akşam şarapları içiriyor annem
çare yok
beyaz bir arap sabunu gibi
küflü şişede arsenik yangını
kurt düşürüyor içime annem
gebe bir kurt uluyor yastıkta
ve
bir serinlik çöküyor geceden
ay ışığını yutmuş
üşüyorum
Yorganıma sarılıyorum inceden
yorganım
bir damla muhabbet beyazı
dişi
biraz sonra çöküyor üzerime Cebrail
elinde soluk bir kitap
okuyor
geç olmadan gidiyorlar majesteleri
ak sarıklı bir baykuş gibi
sualsiz
ben davetsiz misafirleri sevmem
Duvarım kömür mavisi
işliyorum ince ince
ak gerdanı
kızıl hançeri
köyümü düşlüyorum sırılsıklam
köyümün kızlarını
onlar ki
su başında,ay başında
titrek bir kuşun gölgesi gibi bakan gözlerine
ay çiçekleri eker
onlar ki
uçurum başı kayalıklarda
kınalı ceylanlar gibi seker
köyümün kızlarını düşünüyorum uzakta
basma etekli,mavi tülbentli
köyümün kızlarını
ben
onlara yabancı
çıplak ayaklı bir şair
kusursuz bir aydın
gezgin bir deli
olimpiyat ateşini yakıyorum
Her şey iyi hoş gidiyor ama
ben
hep küskünüm
İstiklal gazisine,suya dalan serçeye
sonra
yorganıma,sigarama,anama
Cebraile,ayçiçeklerine ve şu korkunç sise
ben köyümün kızlarına da küskünüm
ama yine de
zevk alıyorum bu işten
delilik benim vazgeçilmezim...