Ne kadar yazık ki bu narin ve nazenin, naif ve beyza alemin güleç ve şizofren celladı olmaktan beis duymadınız. O kadar mesut ve bahtiyar bir çocukluk yaşanış olmalısınız ki sizi irkiltmedi acı çığlıkları, iniltiler. Sorumsuzluk ve lyakatsizlik apoletlerini birer deha işareti vehmedip işporta tezgahlarda ışıldatıp gezindiniz. Bu biçimsizliği ve kimliksizliği sahipsizliği kabullendiniz. Suçlusunuz. Hepiniz ayağa kalkın.
Ey şiir, yüreğimin nazenin dilberi gamlı hazan, edep ve usul dairesinde efendisi olmak varken liyakatli efendilerin, üç kuruşluk mısraların büyüsüne asaletini ve saadetini yitirdin. Hokkabaz ve soytarılar çarşısında kucaktan kucağa dolaşan, saadeti ve dinginliği hoyrat nefeslerde arayan sadık dilberliği yeğledin. Sen ki sezai karakoçun mona rozasıydın beni halden hale sokan. Tarifsiz duyguların yüreğimin derinliklerde kopardığı fırtına. Ahmet arif’ in isyanıydın bu hoyrat ve acımasız alem bir hançer gibi sokulan. Refik durbaşın naif yüreklere serptiği su, atilla ilhanın onmaz sevdalara sunduğu derman, fuzulinin leyla ile mecnunu necip fazılın çilesiydin. Sen bu alemde ne kadar şanlıydın ah, ah….
Ey şair, diyar diyar gezsem bulunur mu bu pür melalime şifa. Ne ziyankâr bir el değmiş olmalı ki yüreğine ne kaleminde ziya ne gönlünde muhabbet kalmış. Loş ışıklarda, yalnız masalarda ve gecenin sıhhate ziyan yarısında zihnini dağıtıcasına kan ter içinde iri bir bebek dünyaya getiren anne gibi yorgun ve yaralısın. Dünyaya getirdiğin ucube öyle biçimsiz ve yabancı ki sen de farkındasın. Kimyevi bir ilacın muhtaç olduğu gibi reçeteye kaleminden dökülen şiirin de öyle muhtaç reçeteye. Boşuna mı yoksa sayfa sayfa şerhler, manifestolar. Yazık yazık…
Ve sen ey okur, bu nasıl bir hal ki yalnızca eczacılarda bulunan şifayı mezatlarda. İşporta tezgahlarda arıyorsun. Öyle dalgın olmalısın ki bütün uzuvlarına zerkedilen binlerce yılın binlerce hıyanet ve gaflet zehrini nazenin bir çiçek gibi en mümtaz yerlerinde saklıyorsun. Bu ucube halde beynine ruhuna yüreğine velhasıl varlığının işareti bütün hücrelerine ihaneti yaşıyorsun. Bu derin ve hoyrat uykunun kabus kısmı, elbet o görkemli ve asil uyanıştır şimdi yaşanacak olan.
Bekle şimdilik, sabır ve umutla…