İnsan Ve Karmaşa

Sözlerim bir tür öğreti veya nasihat değil kuşkusuz. Ben kendi deneyimlerimi anlatıyordum sizlere. “Siz” derken “ben” demek istiyordum aslında. İnsan yanarak pişiyor dostlar. Musibetle yani… Sevin karmaşayı ne olur. Bir

yazı resim

Duygu ve düşünceler her zaman asude bir nehirde seyretmiyor ne yazık ki. Karmaşa bizim içimizde, dışımızda, her yerde. Kimi zaman öyle bir kepçelenip karıştırılıyoruz ki, kendimizi tanımakta güçlük çekiyoruz adeta. Zekamız durumu kavramaya çalışırken, akıl isyan ediyor. Sezgiler yanılıyor ve düşünce rotasından çıkıyor. Bilinçdışı bilinci istila ederken iplerin elimizden kurtulduğunu görüyor ve durumu yalnızca izlemekle kalıyoruz. Sadece ukalalar her etkeni denetim altında tuttuklarını iddia ederler. Mutlak denetim diye bir şey yoktur. Olsaydı eğer, hayat monotonlaşmaz mıydı zaten? En azından pek çok ara rengini yitirirdi. Karmaşaya yatkın olmak da bir tür meziyettir çünkü yaratıcılığın kaynağıdır o; aynı zamanda doğurganlığın ta kendisi ve sanatın süt annesi. Çözüm karmaşadan fayda çıkarmayı bilmekte yatar.

Son zamanlarda bir modadır gidiyor.”Ben seni seviyorum. Sen önce kendini, sonra dünyayı sev. Elini sevgiye uzat, sana uzanan eli tut” falan feşmekan! ...Böyle şey olur mu hiç? Ben neden 4 yaşındaki çocuğa tecavüz edip öldüren; kurban keseceğim diye bir canlının ayaklarını vahşice doğrayan adamı sevmek zorunda olayım ki? ...Öncelikle aklım, sonra da benim değerlerim isyan eder böylesi bir saçmalığa. Alın size binlerce karmaşa nedeninden bir tanesi! …

Kafam karışıyor ve huzursuz oluyorsam eğer, ilkel bir tepki gösterir ve isyan ederim; sözgelimi kabalaşır, mesela adam dövmeye kalkışırım. Veya sorunu çözümleme yolları ararım. Bunları yapmamayı seçmişsem eğer, koyun gibi boynumu eğer, katlanır ve o zaman da karmaşadan uzak durmuş olurum. Bu son durumda yarar nedir peki? Kocaman bir 'sıfır' sadece. Öteki seçeneklerin hiç değilse “eksi” ve “artı”ları vardı.

Ne yapmalıyım o halde? Ne 'kötü çocuk', ne 'uyumlu çocuk', ne de 'tepkisiz çocuk' uymadı bana diyorsanız eğer, huzursuzluğun kaynağı olan negatif enerjiyi olumluya çevirmeye ne dersiniz? Çatlatın tohumunuzu ve şarkınızı söylemeye başlayın derhal. Şiir mi yazıyorsunuz; resim mi yapıyor veya fotoğraf mı çekmekten hoşlanıyorsunuz; bir yerlere protesto yazıları mı gönderiyorsunuz; elinizden ne geliyorsa onu yapmaya koyulun hemen. Her çözüm yolunun toplumsal sorunlara yararı yoktur elbet ama sizin uğradığınız zararı asgariye indirir. Üretmek en iyi ilaçtır bazı durumlarda.Ve belki bir gün ürettiklerinizin güzelliği bilincinize bilinç katar ve başkalarına da faydalı olmayı öğrenirsiniz. Böylece gönül gözünüz ve gönül kapılarınız açılır, ufkunuz genişler. At gözlüklerinden kurtulmuş olursunuz sonuçta…

Karmaşayı hafifseme, küçümseme, görmezden gelme ve alaycı bir tavır takınma ise sizi dar koridorlara hapsedip bırakır sadece. O noktada manevra alanınızın küçüklüğü, sıkışmışlığınız görünmez olur artık gözünüze. Kaçışların en kolayıdır bu. Kaçanlar genellikle başkalarını aşağılamaktan kendilerini eleştirmeye vakit bulamazlar. Onlar en güçsüzlerdir daima. Kocaman bir evde uyku tulumunda büzülüp uyuyanlardır kaçanlar…

Sözlerim bir tür öğreti veya nasihat değil kuşkusuz. Ben kendi deneyimlerimi anlatıyordum sizlere. “Siz” derken “ben” demek istiyordum aslında. İnsan yanarak pişiyor dostlar. Musibetle yani…
Sevin karmaşayı ne olur.

Biraz ateşten zarar gelmez! ...

(15 Mayıs 2003)

Naime Erlaçin

Resim
N. Can

AAA

Başa Dön