Söylemler ve Eylemler - 5 -

Bazı tartışmalar, iki yüzünde de deri bulunmayan bir davulu çalmaya benzer. Yani birbirine çarpan tokmakların çirkin sesinden başka bir şey duyamazsınız.(Oruç Babadan Aforizmalar- 16) Ne kadar doğruSusup beklemeyi de bilmeli zaman zaman

yazı resimYZ

En büyük başarıları elde edenler, büyük başarısızlıklar karşısında tekrar çaba harcayanlardır. (Oruç Babadan Aforimalar-31)Başarının göreceli olduğu yerdeyim. Başarıyı başarı kılan şeyin ne olduğunu düşünüyorum derin derin. Geçen gün öğrenciler izin istediler Felsefe yazılısına çalışmak için. Kolay kolay izin vermem , dersim çok kıymetlidir benim. Ama sıkıntılıyım; hem de Felsefe diyince şöyle bir durdum. Değerli Felsefe öğretmenimiz küçük küçük notlar aldırmış öğrencilere. Bir şartla ! dedim. Elinizdeki notlardan birini bana verirseniz ve birlikte çalışırsak , olur.

Allak bulağım zatenYaram büyükNedenler ve niçinlerde gezinip durmaktayım. Mutlak doğruyu arıyorum. Neden-sonuç ilşkisi kurup Determinizmin sokaklarında geziniyorum. Geist sözcüğü taklıyor gözüme, Hegelden bahsederken. İyiden karışıyor kafam. Sürekli; bilgi ışığa, bilgisizlik ise karanlığa benzetilmiştir. Tabii bu ışığın istenilen, karanlığın ise istenilmeyen olarak algılanmasına yol açmıştır. Ben burada karanlığa karşı bir haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Çünkü karanlığın o kadar güzel, mutluluk verici tarafları var ki!.. ( Oruç Babadan Aforizmalar-31) Yok! Böyle olmayacak, bu kez kendimle baş başa olmalıyım. Söylemlerin yetersiz olduğu bir derin bir girdaptayım. Eyleme dönüştüremeyeceğim doğruların demir parmaklıklar ardında haksız mahkumiyetini izlemek zorundayım

Yine yazısının 31. Bölümünde: Çok konuşmak, çok bilmenin göstergesi değildir. diyor Sayın HÜSMÜLLÜ. Ben de böyle yapmalıyım. Sözcükler pranga mahkumu, lal olmak bu olsa gerek.. Sözün bittiği yerdeyim. Sitemin anlamsız ve uçup gittiği mabetlerdeyim. İçe çekilişlerde çözümsüzlüğüm . Dış dünyaya yabancı nöbetlerdeyim. Sancılı bir bekleyiş içindeyim.

Kahra açık olmayı yakıştıramadım kendime hiçbir zaman. Elbette her şerde hayır arayışlarım gelip geçici olmasından yalancı dünyanın. Kandırmayı sevmem kendimi. Kabullenmeyi bilirim çözümsüzlüğü. Boynumu eğişlerim bundandır kadere. İsyanı sevmedim bunca zamandır, bilirim isyan yorar insanı. Aklını başından alır. Oysa hiç dağıtmadım kendimi, dellenmelerimde bile düşmedim mantıksız çırpınışlara. Olsa olsa İyiden tükenmişsem hıçkıra hıçkıra ağladım geçici bir süre.

Bu kez farklı, bu kez dondu kanım. Tıkandı en can yanım. Adını koyamadığım bir duvar ördüm acıya. Dillendirebilmek için sözcük lazım. Tüm sözcükler küstüler sanki; kırılan yüreğe şifa verir mi bilmem; buzla ovulmuş tenim, alçıda bir zamandır beklentilerim Umuda açık olsa gam yemem. Değişmiyor insan, yalnızca değiştiğini sanıyor. Hele insanı değiştirmek için boşa kürekBoşuna dememiş atalar: Yedisinde neyse yetmişinde de öyle.. Boşuna kanıyor yürekBoşuna çırpınıyor kanatlarım

Ne kolay tuzla buz etmek her şeyiNe kolay hiçe saymak ardında bıraktıklarını..Sonra sorgulamak var her anını. Bir gün Bir gün mutlaka yerini bulur doğru ve yanlış.. Sonuçta göreceli kılan insan, doğruyu ve yanlışıDişimizle tırnağımızla ekip büyümesini beklediğimiz tohumun yeryüzüne uzanmak yerine yer altını tercih edişiyle nasıl da yıkılıyor insan. Nasıl da emek emek suladığınız toprak içine çekiyor tüm umutlarınızı. Siz bile tanıyamıyorsunuz kendinizi. Zaman ne yaralar açar bilirim insanın içinde. Kapanır elbet, kabuk bağlar bir günGeriye dönüşü olmayan yanlışın yaşamımızda açtığı handikaplar, belki de telafisi olmayan

Bazı tartışmalar, iki yüzünde de deri bulunmayan bir davulu çalmaya benzer. Yani birbirine çarpan tokmakların çirkin sesinden başka bir şey duyamazsınız.(Oruç Babadan Aforizmalar- 16) Ne kadar doğruSusup beklemeyi de bilmeli zaman zaman

Devam edecek...
] ] ] ]

Yorumlar

Başa Dön