hayal

Pigme

Bu, onu son görüşümdü. Ya da en azından, ben öyle olmasını umuyordum. Aynı gece, apar-topar evi terk etmiş; birkaç gün otellerde idare ettikten sonra, küçük bir daire kiralamıştım. Sessiz, sakin, olaysız ve en önemlisi Ege’siz, yirmi iki mutlu yıl geçirdim. Bir sabah kapı zilinin çalmasıyla, her güzel şey

Külleri Sana , Közü Bana Düşen Sevda

Çeken ve iten, karşıt ve aynıydılar. Korkak ve deli cesurdular. Ne gülmek kadar iyimser, ne ağlamak kadar kötümserdi yaşamları. Zıtlıkların ortasında bir yerdeydiler. Aslında, hiçbir yerdeydiler. Olmak istedikleri “hiçlik” aralarda bir yerlerde olamazdı çünkü.

Çocuğum

Uzun gecelerin, / Devingen salınımlarında, / Hipnoza düştü yüreğim.

İkilem

Kendini kaybetmek isteyipte kaybedemeyenlerin, kendini bulmak isteyipte bulamayanların denizinde, küçük bir dalganın kıyıya vuruşu. Kendimizle çarpışmanın yarattığı bir dışavurum. Hayatımızın biterken yeniden başladığı bir tutunuş çabasıdır "İkilem".

Gece (Hayal) Dir (Er) Erse Gün (Işığına)

Açık kırmızı bir kan sızdı bacaklarından. Acıdı canı. Can acısından çok, damlayan kanı için acıdı. Açık ve sıcak kanına inat, bulanık ve soğuk yüreğine düştü acı. Acıdı acınmadan hiç, ardında acımtrak bir hayalet bırakarak. (Çığ)lık(sız) a(kar)ken (kan)ı, yok(oldu)! Ay, tam tutuldu o zaman.

Başa Dön