Anamdan İnciler Kitabı Hakkında
Yalçınkaya kitaptaki kahramanın attığı her adımı değerlendiriyor, öyküleştiriyor. Kahramanını müthiş derecede konuşturuyor. Keza genç Anadolu kadınına misyonunu hatırlatıyor.
Yalçınkaya kitaptaki kahramanın attığı her adımı değerlendiriyor, öyküleştiriyor. Kahramanını müthiş derecede konuşturuyor. Keza genç Anadolu kadınına misyonunu hatırlatıyor.
Günler haftaları, haftalar ayları, aylar yılları kovaladı… Aradan çok uzun seneler geçti, büyük bir aile olduk; tam tamına altı kişi olduk: Üç kız, üç erkek.
"Ana." demiş ablam gülerek "Gözlüğünün bir camı yerinde yok. Düşmüş galiba."
Yolcular aceleyle indi-bindi yaptılar. Dakikti tren, otobüs dakikti, gemiler dakikti, insanlar dakikti, her şey bir saat gibi düzenli çalışıyordu.
resmine baktıkça / hüzünleniyorum / öyle içli /
Sinsice gülerek ”Nasılmış? Ne demişler damat efendi,” Dinsizin hakkından imansız gelirmiş.”
Geldin / güller açtı yüreğimde / seni gördüm ya
Bu yüzden Doktor sana, her yemek sonrası, çene ve ağız kaslarını güçlendirmen için, günde üç kez ‘’yaygara’’ yapmanı yazmış reçetene.’’
Boyunlarına asılı olan yağlı ilmik bile engelleyemedi bu yiğit iki devrimci gencin haklı haykırışını… Yıldızlar utandı, ay yüzünü sakladı.
Bu gece / bir yıl dönümünü kutluyorum / Garip,hüzünlü...
Ne zaman çekip gitsen benden / Bir yanım eksik kalır hep
Sonra her şeye boş vererek, valizini yerlere sürerek, akıp gitti yoluna...
Kadın anama dönerek, “He, vallaha haklısın nene!” dedi.
“Doğru söylüyorsun, kusura bakma ben bir cahillik ettim.
Ver öpeyim elini.”
Ölüydü onlar! Bu halleriyle, ama gene de gülümsüyorlardı, ölüme. Onlar donmuş cesetleriyle „Törelere „ karşı açılan bir isyan bayrağıydılar artık...
Ve bir mutluluk tablosu okunuyordu yüzlerinde...
İp sarıyorum mekiklere / Yine tütünsüz, yine dumansız / Soframda
Ahmet annesinin bağırtısıyla uyandı:
"Sen uyu bakalım" diyordu yarı alaylı bir tonla."Sen yatağında tatlı mışıl mışıl uyurken, başkaları alsın babanın öcünü."
Yol bitmek bilmiyordu bir türlü, uzadıkça uzuyordu... Ne kadar yürüdüğünü kestiremiyordu Sultan, yalnızca ayaklarının sızladığını hissediyordu. Hava kararmaya başlamıştı, yol bitmiyor aksine uzuyordu gitgide. Gökteki yıldızlar bir bir parıldamaya başladı. Ay gökte asılı bir lamba gibi aydınlatıyordu yolunu. Hızlandı birden, içine tarifsiz bir korku sinmişti.
Sana koşarken / dili çözülmüştü denizin... / şarkılar söylüyordu
Bir ara, “Acaba Ahmet’te beni, benim onu düşündüğüm gibi düşledi mi?“ diye geçirdi aklından.
Şimdi Azrail gelse yanına... Sana dese ki?' Mirza senin canını
mı alayım, karının mı yoksa çocuklarının mı?''
1960Sarıkamış doğumlu. 1977-78 İzmir Namık Kemal Lisesi Edebiyat mezunu. Ozan Yayıncılıktan 12 Eylülde Çok Güldük Netekim! Mendil Sen Kokuyordu ve Stres Bileziği ve On Çocuktuk Anı/Öykü. Çeşitli dergi ve sitelerde öykü, şiir yazarlığı. Ayrıca Edebiyatbahcesi.net sitesinin kurucu emekçisiyim. Yürüyüş, sinema, tiyatro ve olta balıkçılığı hobilerim var. Yazmayı ve okumayı seviyorum.
1960 doğumlu.1977-78 İzmir Namık Kemal Lisesi Edebiyat mezunu. Anamdan inciler, OZAN YAYINCILIKTAN 12 Eylül'de de çok Güldük Netekim ve Mendil Sen Kokuyordu adlı kitapların yazarı. Çeşitli dergi ve sitelerde öykü, şiir yazarlığı. Yürüyüs, sinema,tiyatro ve olta balikciligi hobilerim var. yazmayi seviyorum.
isvicre/St.Gallen
mizah ve kara mizahi seviyorum.
Tolstoy,Ahmed Arif, Nazim hikmet, Cengiz aymatov,
tarzıma uygun birini tanımıyorum... varsa da bilemiyorum.