Ekosistem'i Anlamak İçin Bayanlar
Ben de bir bayanım; lakin,fakat,ama,mamafih... İşte böyle !
Ben de bir bayanım; lakin,fakat,ama,mamafih... İşte böyle !
Veda ve vedalaşmaya;ayrılık ve kavuşmaya perspektif bir bakışın tesirlerinin anlatımı...
Çok acıyor içim bunları yazarken düşünürken. Çok direndim ben çok…Ama olmadı.
Kişiler çocukluktan ergenliğe geçiş aşamasında kendi kimliklerini aramaya başlıyorlar. Bildiklerinin zıtlarını öğrenip, karşılaştırmak ve kendi doğrularına ulaşmak istiyorlar. Çocuklukta tanrı ve tanrıça olarak gördükleri anne ve babalarının doğrularına ulaşma isteği içlerinde yer alsa da, -çoğunlukla alışkanlıktan gösterilen- bireyselliğe saygıdan uzak davranışlar yüzünden ergenler, kendileri olabilmek için, onlara ters
“ Seni mahvedeceğim” dedi büyük salatalık.
“ Asla beni yıldıramazsın, açın küçük salatalıkların üstlerini, biz de yaşamak istiyoruz. “ diye bağırdı küçük olan.
Kalbindeki cennette çalan iki notalık tınının eşliğindeki dansın coşkusuyla, daha yükseklere uçarsın ve sevgi sarhoşluğuyla sızar kalırsın. Bir süre sonra uyandığında içindeki perdeler yanar ve bir masal ya da bir öykü bitiverir en olmadık yerde.
Yola gidebilir, yoldan gelebilir insan. Şehirlerarasında tüketebilir ömrünün yirmili yaşlarını, bazen de tamamını. Gün geçtikçe uzaklarda çoğalan özlemle baş edemeyebilir. Kendi samimiyetsizliğinden bihaber, özür dilercesine geri dönebilir.
‘Ayrılık, bedensel uzaklıktan ibarettir’ şekeriyle kandırmaktan vazgeçebilir sevdiklerini. Geri dönebilir.
\- Gerçek sadece fotoğraflarda görünmeyen, ama değiştiğini bildiğimiz her bir şeyin öldüğü ise, yaşam denen kabuğun içinde kalan sadece çekirdek midir ?Ölümden değil, yaşamdan korkmak lazım o halde; onun için cesaret ister asıl….
Bakiyorum cevremdeki yasantilara uzaktan. Hep aldatilan kadinlarin hikayesi var. Hep erkeklerin nasil sevmesi gerektigini, asklari icin kadinlarin neleri feda ettiklerini ve hep erkeklerin zalimlikleri karsisinda nasil sevip te kaybettiklerinden bahsediyorlar. Bu yazilip cizilenlere inanmiyorum.
"Dosta dostun zahmeti ağır gelir mi? Zahmet içtir, ruhtur. Dostluksa onun derisine benzer. Dostluk nişanesi beladan, afetlerden, mihnetlerden hoşlanmak değil midir? Dost altın gibidir. Bela da ateşe benzer. Halis altın, ateş içinde saf bir hale gelir."-Mevlana-
Zamansız olduğuna inanmıştım oysa herşey gerektiği anda meydana gelirmiş...
Henüz hayat arkadaşım karşıma çıkmadan önce kaleme alınmış bir iç döküştür.... ve ilk evlilik yıldönümümüze az bir zaman kala tekrar elime geçti ve beklentilerimden çok daha fazlasını bulduğumu gözlerim yaşararak düşündüm ve bu yazı ilk yıl dönününüzde be
Kaç hırsız girdi hayatınıza bir düşünün. Bizi bizden götürüyorlar haberimiz yok. Bunların en kötüsü yaşama sevincini çalanlardır.. Kimileri umudunuza
kasteder, kimileri fikirlerinizi çalar. Patronunuz sizi ucuza çalıştırmak adına kendinize güveninizi çalar.. Hatta sevdiklerinizi çalanlar çıkar..
İyi dostu olanın aynaya ihtiyacı yoktur. der Mevlâna. Ayna kadar, sizi, size tüm gerçekliği ile yansıtan bir dostunuz varsa eğer, çok şanslısınız demektir. Böyle dostlar herkese nasip olmaz; onun kıymetini bilin. Ne yazık ki böyle dostlarımız pek sevilmezler. İşin garip tarafı toplumda da pek de kabul görmezler. Doğrucu
Tanrı’nın atölyesine bakıyorum sanki. Karşımda uhrevi bir tezgah, ne kadar sivri, geçimsiz kıvrım varsa benliğimde, törpüleyip yumuşatacağım bir işlik… Onun kırgınlığı keski, onun öfkesi balyoz, onun üzüntüsü mengene, onun aşkı ateş, onun sevg
İlişki diye bişey yoktur aslında. Modern çağda ilişki denen şey bir tarafın ilgisini ve beğenisini karşıdakine itiraf edebilme safhasıyla başlayıp sonra ballandıra ballandıra nalatıp karşısındakini kandırmasıyla güçlenip ve taraflardan birinin diğerine..