Yine Anımsadım Seni…
Yokluğunu alın yazım bilirdim, bir kopmuş yaprak gibi düşerdi. Sana uzanmak isteyince elim, cesaretim olmazdı sana dokunmaya…
Yokluğunu alın yazım bilirdim, bir kopmuş yaprak gibi düşerdi. Sana uzanmak isteyince elim, cesaretim olmazdı sana dokunmaya…
Dostları olmalı insanın,
Ermiş, bilge, hayatı ezbere okuyabilen
Düşünmediklerini düşündüren
Seni bir cambaz ipinde güvenle tutabilen
Gerektiginde senin için ateşi yutabilen
Peri bacalarının ıssızlığında kurmuştum düşlerimi, Chicago’nun kaldırımlarında sabahlıyordum... Bilmem anlatabiliyormuyum, sana bu mektubu yazarken, yine bir şiiri yaşıyordum.
sonrasında artık geceleri uyuyamamak, yavaş yavaş ağır bir baskı altına girmek ve en sonunda onun altında ezilemek, kendini ve düşüncelerini kaybetmek, umutla birlikte düşünme yeteneğinide kaybetmek, delirmek...
İşte o zaman; beni unuttuğun, artık yazmadığın zaman, dolabımda sakladığım mektuplarını çıkarıp tekrar tekrar okuyacağım. Ve yine senin yanımda olduğunu varsayıp sevincimden ağlayacağım...
Evet
Gidiyorum
İçimdeki cam kırığı suskunluğunu bırakıp avucuna…
Hoş kal,
Hoşça kal…
AKIL’A SESLENİŞ
Yıldızların sayısınca akıl var dostlar akıl.Ben burada 4 grup üzerinden okuyucumla dertleşmek,paylaşmak,analiz edip, insanlar üzerinde çevremizde gözlemlerimizi pekiştirmek adına buna sesli bir düşünce diyebilirsiniz.
1. Akıl ŞEYTANİ.
2. Akıl CİNNİ.
3. Akıl HAYVANİ.
Koskocaman 4 sene oldu bitanem. Yeri geldi ağladık, yeri geldi güldük... Hep seninleyim güzelcim.
Laiklik ve türban istesek de, istemesek de ülkenin gündemine oturuyor. Daha önceleri sakal, sonra gençlerin saç uzatması,
erkeklerin taktığı küpeler bile bazı çevrelerce yadırganıyor.
Türban gibi yaşlı kişilerin bıraktığı sakala da gericiliğin, yobazlığın simgesi gözüyle bakılmıştı. Aynı sakalı aydın kişiler
bıraktığı zaman
Defalarca haykırdım sesim çıkmadı,ellerim yazmadı,gözlerim söyleyemedi..ama hükümsürdügün baska uçurumlardan bütün benliğim haykırdı "GİTME"... VE SADECE BEN DUYDUM...SENSE OLMASI GEREKENİ YAPTIN.."GİTTİN"...
Kadın, her zaman kapalı kutu olarak görmek istemiş kendini ve öyle yansıtmaya çalışmış karşısındakine.
Yanılsamaların kahpe gecelerinde gün mecbur piç sevişmelere ve bugün bu şehir hiç olmadığı kadar orospu.
Ellerinde her bir anının ayrı hikayesi, ellerinde kanlı ölümlerden bir yaşam çizgisi...
Hayat özgür iradeler için çoklu bulmacalarla dolu. Bazen yukarıdan aşağı tuttu zannediyorsun, ama bir bakıyorsun ki sağdan sola tutmamış. Empati yaparak, cinsel tercihleri ve kimlikleri ortadan kaldırarak karşıdakini irdelemek ,deja vu ya gerek kalmadan bu dünyada zaman kazanmanı sağlıyor. Ne de olsa ne yaşarsak yaşayalım, belli bir zaman
Yaşam döngüleri yaşatıyordu bize, o oyuncuyken, ben seyirciydim, şimdiyse ben oyuncuydum, o seyirci...
Yılların ardından, aynı sahnede sahnelenen tek kişilik oyunu ben oynuyordum şimdi. Fakat alışık olmadığım
sahne ışıkları gözümü alıyor, alkışlar içim