Yaşam Şehrinin Bir Sokağı
Kolpa-Böyle ayrılık olmaz şarkısını bir hafta boyunca dinledikten sonra yazdığım öykü.
Kolpa-Böyle ayrılık olmaz şarkısını bir hafta boyunca dinledikten sonra yazdığım öykü.
Aynı sanat kurumunda yetişmiş iki farklı karakterin yıllar sonra katşılaştıklarında aralarında oluşan kısa diyaloğun öyküsü
Bahçedeki ebegümeci ve yonca yapraklarına kırağı düştüğü, onların da kırağı giyinip, Edgar Degas' nın balerinleri gibi kırıttığı, tualden ayazı çalmış bir sabah...
Önündeki çakıl dikenleri arasından küçük kıpırtı hissetmesiyle kendini toparladı! Zıplayarak kendisinden yana yaklaşmakta olan bir canlının varlığı belli olmuştu İç cebindeki küçük el fenerini yakarak durumu tam anlamak istiyordu. Üs tüste iki kurbağaydı bu! Alttaki kancık olmalı, diye düşündü… Dişi olanı iriceydi, erkeğini rahatlıkla taşıyabiliyordu… Vay anasını, dedi!
...
müptelası olduğu ses ise o sırada gülerek ağlamanın çok güzel olduğunu fısıldıyordu Melisa'nın kulağına...
seviyorum yaşamayı, seni çok tanımıyorum ama
sende seviyorsun yaşamayı ben senin gözlerinde bunu görüyorum ve
Kanalın adı gerekli değil dedik ancak, söz konusu kanalın, otosansürü bu denli önemsediğine göre iktidara uzak duruşlu bir televizyon kanalı olduğu anlaşılmıştır belki! Zira iktidara yakınlığıyla bilinen kanallarda bu kavga bu kadar sansürlenmeden verildiğine göre.
Resepsiyona uzanan renksiz ve bakımsız yer yer duvarları nemden dökülen
koridorun sonunda duran masaya vardım
Ağaçları düşünmüyorum.. Bir milim kıpırdanmak istemiyorum..
Bebeğim.. Bu kez terketme beni olur mu nazlı çiçeğim.. Umudumsun sen benim..Yıllardır özleminden içim titredi..Bu kez benden uzak diyarlarda başka yataklarda başka kucaklarda sarmalanıp kıskanc