
Düğmelerin Olası Yan Etkileri
2022 senesinde katıldığım yaratıcı yazarlık kursunda kaleme aldığım dördüncü hikayeydi. Sığınmacılar konusundan esinlenmiştim.
2022 senesinde katıldığım yaratıcı yazarlık kursunda kaleme aldığım dördüncü hikayeydi. Sığınmacılar konusundan esinlenmiştim.
Bu üç kadın ne kardeşlerinin, ne babalarının, ne de kuzenlerinin, daha sonraları da kocalarının ellerinden bir kerecik olsun, çiçek bile almamışlardı! Aynı şekilde kendilerine iltifat ve teşekkür bile edilmişlik yoktu... Bu kadınlar benzeri milyonlarcası gibi, çocuk çoluğa karıştıkları halde orgazmı dahi tatmamış ve tanımamışlardı! Ailecek dışarıda bir gün
Adı konmamış sevginin en sakin halini yaşayandık biz
Hüsmen, işletmeye yakın bir köyde oturuyordu. Bir akşam eve dönünce yurtdışında çalışmakta olan ablası ve eniştesine bir mektup yazmıştı. Yazdığı mektubu zarfa koydu, üstünü de yazdı ve pulladıktan sonra, şehir merkezinde oturan bir arkadaşına vererek postalanmasını sağlamayı düşünüyordu.. Daha önceleri de böyle yapardı Mektubu kolayca görebileceği bir yere
Anasını sattığımın Bayındır'ı, Paris'i geçtin; yaşanmaz gari burda!
Her alanda aldananlar ve aldatılanlar
Bu gün de aynı şeyleri görmüyor muyuz? Yolsuzluklar, haksız kazançlar, sahtekârlıklar, üçkâğıtçılıklar, düzenbazlık, tokatçılık, adam kayırma, insan seçme
Peki, bu durum nereye kadar sürüp gidecek? Bu insan, ne zaman değişecek? Ne zaman sadece kendini düşünmeyecek? Ne zaman kölesi olduğu paraya değer vermeyecek? Onun kölesi olmayacak? Bu
Çok çabaladılar aramıza ayrılık tohumları ekmek için, başında çok direndik ama, neticede ayrıldık işte. Artık onların kendi dünyası var, benim kendi dünyam. Mutlu muyuz kendi dünyalarımızda? Hem mutluyuz hem de mutlu değiliz. İki arada bir deredeyiz. Hayat bizi çekip götürüyor, bakalım nereye kadar sürükleyecek bu ayrılıklarımızı...
-Ne olur yutuver!
-İstemem tokum.
-Ne olur, ölümü öp!
Allahım, delireceğim! Millet de üstüme üstüme geliyordu. Topluca almış olduğum lunapark oyun biletlerini avucumda tutmakta zorlanıyordum. Tüm dikkatim iki çocuğumdaydı. Bir yandan da elimdeki toplu biletler düşmesin/kaybetmeyeyim diye endişelenirken, diğer yandan ele avuca sığmaz afacan oğlumun elini sıkıca tutmaktaydım.
Vaktiyle bir ülkenin bir şehrinde bir sepetçi adam yaşıyormuş. Bu sepetçi sabahtan akşama kadar dükkânında sepet yapmakla uğraşırmış. İşine saygı duyar, en ucuza satacağı sepetleri bile büyük bir özenle hazırlarmış. Bundan dolayı yaptığı sepetler çok sağlam ve dayanıklı olurmuş. Başka şehirlerden, kasabalardan, köylerden onun yaptığı sepetleri almak için
Zihnim ise rüzgarıyla bir şeyler daha alıp katıyordu önüne.sevgi eksilmeyen tek şeydi