Öykü > Toplumcu

olumsuz

İblisin Elleri

Çocuk gördüğü o surattan ürkmüştü... Bu adam, bu korkunç surat onun babası olamazdı. Zavallı çocuk nereden bilecektiki. İleride babasının oğlu olacağını, o kılığa ve o görüntüye sahip olacağını. Babasının ağzından çıkan kelimeleri anlayamıyordu. Küfür eden adamın ağzı tükürük, balgam saçıyordu.

üzgün

Aklım Sende

çok oldu taramayalı aynanın saçlarını
yol aşılmaz dağlardan
su söndürülmez volkanlardan geçti

karamsar

Dayıko

Ankara varoşlarına bir başka yağar kar. Yağan kar değil derttir tasadır. Her zerre deler insanın yüreğini. Kar değil yağan gamdır, kederdir. Varoşlarda daha bir merhametsizdir kar. Durmadan yağar, bıkmadan yağar...

olumlu

Salıncakta Sallanan Üç Çocuk

Salıncakta sallanırdı üç çocuk,tahtadan ve ipten bir salıncakta;o kadar keyifle sallanırlardı ki hiç korkmazcasına.O salınımların arasında yıllara yayılan bir rüzgarları vardı,önce tenlerini sonra yüreklerini okşayan.Ürkmezlerdi son hızla gökyüzüne yükselirken çünkü inançlıydılar.Aslanlardan korkmadan gezmişlikleri vardı yeşil ormanların ortasında.Hiç kaybetmediler özgürlüklerini,aldıkları o güzel nefesi düşüncelerinde yoğuracak kadar mahir,denizleri yürüyerek geçebilecek

karamsar

Sıra Kimde

Kısa boylu olmasına rağmen biraz kumral, zeytin gözlü, tavşan burnu, ince dudakları, kıvırcık saçları ile gerçekten çok yakışıklı bir adam.Ayna da yakışıklı suratını doya doya izledi.

olumsuz

Fareler

Babamı götürüyorlar, onu kaybediyorum. Askeri kamyonlara bindirilen insanlar son sürat götürülüyor. Korku içinde, telaşla bir sokağa giriyorum. Bir haykırış daha: "Dur kımıldama, eller yukarı" Akşam karanlığında bu sokakta başka askerler, başka bir grup insanı duvara dizmiş bekliyor.

karamsar

Aynalı Rüya

İşsiz bir gencin küçücük odasında çaresizce beklerken, anılarını anımsar. Küçükken Fırat'ın öbür yüzünü ölümüne merak etmiştir.
Bir gün dayısıyla gider, ama cebinde de bir aynası vardır. Günah olduğu için kırıp atmak ister. Dayısı başka köyde bir inak alıp ona teslim eder.dönüşte uyur ilginç bir rüya görür.

üzgün

Bir Varmış İki Yokmuş

Bir kaldırımdan diğerine koşarak geçen yalnızlığı, musalla taşına sahipsiz bir tabut gibi yatırdı. Ellerini can çekişirmişçesine yanlarına düşürüp başını arasına aldı.
Tıkış tıkış otobüsleri ve dolmuşları düşündü. En arkada sıkışarak oturan kendisinin tıpatıp aynısıydı. Yüzündeki giz ifadeye dönüşüp ortalığa soru işaretleri yığıyordu.

heyecanlı

Bir Damla Sevinç

Gözden kaybolan yaşlı kadındaki bir damla sevinç; yürümek, güneşte ısınmak, insanlarla konuşmak, geçmişin güncellenmiş kaydını orada-burada dile getirmek, gökyüzüne bakmak, az önce olduğu gibi azıcık dinlenmek gibi bir şeydi. Bir damla su gibi. Salt var o

üzgün

Töreydi

Böyle dağılıyordu bir aile...Bir akşam çektiği eziyetlere,yediği dayaklara dayanamayarak baba ocağına sığınıyordu ve insan olduğunu unutmamak için geri dönmek istemiyordu.Yer sofrasında yedikleri akşam yemeğinden sonra mutfakta annesiyle konuştu.Anne daha öncelerden bilmekteydi bu hikayeyi ve o korkuyla gitme diyerek destek çıkamamıştı kızına.Annesinde aradığı cesareti bulamasa da dönmeyecekti.Oturma odasına geçti

karışık

Acıyı Kaldıramayan Yüreklerin Evi

Etrafıma tüm dikkatimle bakıyordum ve o anda yanıma orta yaşlarda,kır saçlı,mavi gözlü bir abi gelip oturdu.Elini omuzuma attı hiç konuşmadan,peşine yüzümü ve saçlarımı okşadı gülerek.O gözlerini ayırmadan beni süzdükçe suç işlemiş ama saklamış ufak bir çocuğun utangaçlığı dolmuştu içime.Ruhların ve boş bakan gözlerin arasında salınımlardaydı yüreğim.Elimdeki su şişesine

Başa Dön