Öykü > Toplumcu
Musa Firârda
Tatlı bir kaşıntıyla kenarda durdu ve etrafından geçen insanlara aldırmadan zevkle kaşınmaya başladı. Kaşınmak onun için artık çok sıradan bir iş olmuştu. Köpeği Karabaş geldi aklına. Karabaş da durmadan kaşınırdı. Bir deri bir kemik olmasına rağmen vücudunu taşımakta zorlanır, titreyen bacaklarıyla ayyaşlar gibi köyün tozlu yollarında, hem kaşınır,
Bir Cenaze Töreni
"Yeter be Allah rızası için bitir şu töreni...Allah ın belası hoca.Yeter acı bu insanlara.Birçoğu zaten hatırına emrivaki gelen insanlar....Bunları düşünmüyor musun.Fazla bahşiş mi aldın, ne yaptın ulan?
Rıza...
Lübnan’a asker gönderme kararının alındığı günlerdi. Dört kişiydik. Her zaman ki gibi garsondan müzik sesinin en az geldiği yerde bir masa rica ettik. Masa yanına gelindiğinde her kes Rıza’nın oturmasını bekledi. Rıza kendisine gösterildiğini sandığı saygıdan olacak herhalde, burnundan derin bir nefes çekerek başını hafifçe sağa eğdi. Sol
İki Rengin Hikayesi
Darağacına salıncak kurup sallanan iki rengin hikâyesiydi aslında Yeşil ve Mavi'nin hikâyesi. Aylardan hüzün, mevsimlerden hüsran, yıllardan cereme iken başlamıştı bir gün ansızın. Rüzgâr çıkmıştı en kuvvetlisinden ki darağacının kurumuş dalarını bile bir oyana, bir bu yana savruluyordu. Kalemini kırmış hâkimin idam onayı savcının ellerinde ve savcının dilinden
Bir Kara Yazıdır Gençliğim
Bir kara yazıdır gençliğim
Her gün doğumunda el bağlar karaya
Tutar kızıl güneşi yelelerinden
Kor alevin yedi rengi damar damar kavursa da yüreiğini
Atar arşın gamı gasevetini kara yazıya
Yıldız (Dokunduğum Hayatlar) - 4 -
Hiç yoktan bir evladını toprağa vermesi, bir evladının da genç yaşta hapiste olması onu kahrediyordu. Ana yüreği bu olup biteni kaldıramıyor, gözyaşları sel olup akıyordu.
Denize Adam Düştü
Kocasının yalancı olduğunu, çocuklarını ve kendisini her gün dövdüğünü, içki ve kumar alışkanlığı nedeniyle eve ekmek getirmediğini, sürekli aç kaldıklarını, komşuların yardımı ile zar zor yaşadıklarını anlattı. Bunlarla yetinmeyip özel yaşamlarının en mahrem sırlarını, adamın erkek olarak yetersiz ve çok pis biri olduğunu, hiç banyo yapmadığını, hatta kendisini
Şarapçı
Millet dedikodu yapmış, demiş ki: "Ulan sen ne biçim babasın. Beyoğlunda pavyonlarda karılarla, alemlerde taksiyi yedin bitirdin. Oğlunun geleceğini hiç düşünmedin. Kemiklerin sızlıyor mudur acaba, allahın belası lanet olası lavuk, mendebur baba demişler. Daha sonra da oğluna demişler: "Bak oğlum Salih yandın, harbiden yandın, baban Melahat'la, Mualla'yla Haticeyle
01 03 Celladın Önündeki Adam
Bir arap ülkesine çalışmak için giden Türklerden birkaçı uyuşturucu kaçırdıkları gerekçesiyle idam edildiler. Halbuki götürdükleri şey Türkiye'de eczanelerde serbestçe satılan bir ilaç idi. Türkiye'de cezası olmayan bir suç işledikleri için öldüler.
Hizan'lı Mustafa
Kurtuluş Savaşı yıllarının arifesiydi. Kilis’in Tilhabeş köyüne Bitlis’ten kalabalık bir Kürt aşireti geldi. Tilhabeş’in ağası Mahli Ağa’ydı. Mahli Ağa Nacar ailesindendi. Nacar ailesi bir aşiret kadar büyük olduğundan çevre köylerde de hatırı sayılır bir ağaydı Mahli Ağa.
Umut Yalan
"Kışın bizim sobamız, bu hayvanlarımız işte oğul. Toplanırız çoluk çocuk, kuru ekmek soğan aşımızı yer, üstüne tas tas kar suyu içeriz.
Mendil Sen Kokuyordu
Herkes birilerine ağlıyordu. Kadın yerde baygın bir halde sayıklıyordu;
”Oğlum, Halom, mum kokulu oğlum” diyordu.
Ablak Yüzlü
Bir banka oturdu.Denize baktı.Harika,enfes,müthiş duygularını ifade edecek kelime bulamadı.Her şeyi unutmuştu.Karşı kıyıda denizin güzelliğini seyretmeye gelmiş,tekrar geri dönmemeye kararlı gibi dimdik ,kendi güzelliklerinin farkındalığını göz ardı etmeden gururla yükselen dağlar vardı.Deniz ,balık pulu gibi yayılan küçük çok küçük kıpırtılarla grinin tonlarını sergiliyordu.Çok az mavinin de etkisi görülüyordu denizin
Bir İdeal Uğruna
Beklemiyordu, böyle bir şeyi hiç beklemiyodu. Şırası mıydı şimdi?Durup dururken bu atama da neyin nesiydi? Hem de şunun şurasında okulların açılmasına iki hafta kala... Atamayı mı düşünecekti, yoksa önündeki kış kıyamette Ter-ü taze karışıyla dört yaşındaki kızını mı?
O da biliyordu, vatan toprağının her karışında görev
Orada
Kadın gülümseyerek:
‘’Meraklanma canım’’ dedi. ‘’Bana bir şeycik olmaz’’
Başını kocasının omzuna yasladı. Adam simitten büyükçe bir parça kopardı, karısına verdi. Özlemle bakıştılar.
Yaşlı adam sevinçten bir kez daha deliye döndü. Yüreği hafifledi ve bir kuş gibi havalanıverdi. Gözpınarlarına engel olmak istemedi.
Iraklı Kızın Mektubu
AÇIKLAMA:
Bu mektubu, tüm iyi niyetli dünya insanlarıyla paylaşmayı görev sayıyor ve sanal tarihe ibretli bir vesika olarak armağan ediyoruz… Mektupta alışılmış olduğu şekilde bir duygu sömürüsü ve beklenti değil ,hissedebilen bir insanın karmaşık
Kümeler
Son Eklenenler
-
01
-
02
-
03
-
04
-
05
-
06
-
07
-
08
-
09
-
10
-
11
-
12
-
13
-
14
-
15
-
16
-
17
-
18
-
19
-
20