Beş Kuruş
ağlamakla gülmek birbirine karışınca, bulutlu bir gökyüzüne dönüyor insan!..ne tuhaf!..
ağlamakla gülmek birbirine karışınca, bulutlu bir gökyüzüne dönüyor insan!..ne tuhaf!..
İnsanlar var ettiği gibi yok etme üstadı şu evrende doğa biz ve başka
Canlılarla mutlu eşitlik içinde yaşamak varken sokaktaki ben hayvan kelimesini kullanmakta zorluk çekerken onları uyutmak
Çözümler ölümü çağrıştırıyor çözüm olmuyor
Caniligin sinsi adımları şimdi bu günahsız canlıları vurmamalı çözüm
Gece sadece bir şiir gecesi değildi. Aşıkların, ozanların da katıldığı, türkülerini okuduğu sazlı, sözlü bir gece idi. Bitmedi. Uygur Türklerinden olan akademisyen Abduşşukur Qumtur uygur Türklerine yapılan şiddet ve baskıları dile getirdi. Şiirini okudu. Sonra Saygıdeğer eşi Münevver Hanım, Uygur Türklerinin Halk Danslarından küçük bir örnek sundu.
Hamas teröristtir derseniz ya İsrail nedir?
Kin ve nefret üzerine kurulmuş bir terörist devlettir
Hristiyan Batılı emperyalistler, kestikleri Yahudiler karşısında düştükleri aşağılık kompleksiyle devlet olarak kurdukları ve şımarttıkları İsrail, yıllardır savunma refleksi adı altında cinayet işliyor
Ne ara aldınız bu kadar lüks arabayı? Ben yıllardır aynı arabaya binerken helal param ile ''On yaşında bir arabaya'' sizde ki bu lüks arabalar garaja nasıl girdi... ''Ehliyetimiz var herhalde biz soktuk garaja'' demeyeceksiniz... Bunların yirmi yirmi beş tane son model arabaları varmış. Allah daha çok versin, diyemiyorum
Bazı densizler bizim Karadeniz Mutfağının dolayısıyla da Türk Mutfağının en gözde yemeklerinden olan Karalahana Çorbasını kötülemeye kalkmışlar. Halt etmişsiniz siz. Güzelim Karadeniz de Kara Lahana Çorbasını sevmeyen bilmeyen yoktur. Dünyanın en güzel insanları Lazlar, Karadenizliler sevecek bayılacak, sizin de o yemeği kötülemenize izin verecekler, öyle mi... Aklınıza bile
Yozgat Sevdalıları Şairler Antolojisine Katılan Şairlere Teşekkür
İsterseniz son söyleyeceğimi, baştan söyleyeyim:Olayın, “insan sevgisi, halkların kardeşliği, kültürlerin kaynaşması”, vesaire ile ilgisi yok!
Sağlık dünyadaki en büyük varlığımızdır. Allah’ın bize emanetidir bedenimiz, onu hor ve hakir kullanmamalıyız. Hayatın tadı ve tuzudur sağlık… Fakat işler her zaman düzgün gitmez. İnsanların aklına gelmeyen başına gelir. Günün birinde sıhhatimizi, paramızı, malımızı, dostlarımızı kaybedebiliriz. Fakat geleceğe dönük umudumuzu kaybetmemeliyiz. Umudunu yitiren her şeyini yitirmiş demektir.
“Bayram değil seyran değil. Eniştemiz, sermaye yandaşı medyamız durduk yerde bizi niye öptü.” Cevap sorunun içinde gizli…
Bir sene iki sene öncesine kadar ödediğimiz elektrik paralarının günümüzde neredeyse iki katını öder olduk. Oysa ki bu elektrik paralarını biraz toriği çalıştırarak ucuza getirebiliriz... Yok canım, yok öyle bazı zibidilerin, vatan hainlerinin yaptığı gibi tel mel attırarak değil, o hırsızlık bize ters, hem de kul hakkı... Zaten
Oğlum da geldi dışarı. Kızım yoktu. Ayça nerede? dedim. Odasındaydı dedi. Sallantı artık durmuştu. Yaklaşık 15 saniye kadar sürdü. Hayat normale dönmüştü. Biraz sonra kızım da aşağıdaydı.
Niye inmedin? diye sordum. Masanın altına girdim dedi. Ya kızım, ev yıkılsaydı, masa sağlam kalacak mıydı? dedim. O da
Derin ve iyileşmeyen bir yara cinayetle gelen ecel. Taksim cinayeti de işte bu. Sözün bittiği yer. Ne söylesek kavrulan yürekleri asla serinletmeyecek. Gidenler geri gelmeyecek.
Komşum, tarla kuşu gibidir. Sandıklar açılır açılmaz oyunu kullanıp gelmiş. Oldukça yaşlı bir hanımla karşılaştığını, oracıkta kısa bir söyleşi yaptıklarını anlattı. Belli ki hanım da yazlıkçılardan ya da buralı ama olağan programı dışında gelmiş. Belki de geri dönecek.
Beni en çok şaşırtan Eskişehir Belediyesi K.S.İ.D. Başkanlığının, konserin gerçekleştirileceği tarihte ve saatte binanın kapısında beklemem gerektiği, bilet alan fakat gelemeyen dinleyiciler olduğu takdirde onların yerine bana bilet sağlayacaklarını söz konusu e-postada bildirmeleri oldu. Bu ne biçim arabesk bir vurdumduymazlık ve densizlik birader ? Ben 1950 doğumluyum. Bu
Ak kanatlı, kara kanatlı, büyüklü küçüklü tüm kuşlar Sığırcıklar, kartallar, kırlangıçlar, naif serçeler, gözüpek kargalar, yaban kazları, turnalar, gururlu flamingolar, tepelikli ispinozlar, sakalar, şarkıcı bülbüller, çalıkuşları, atmacalar, doğanlar, baykuşlar, yarasalar, karatavuklar, ötleğenler, şımarık sinekkapanlar, toygarlar... Tanıdık tanımadık nice kuş sürüsü, ürktü, kaçışıyor...
Göz pınarlarım bir çağlayan.