Nerde Kaybolmuşum

Yok bu yazının tanımı..Anlamadıklarımı yazdım zaten..

yazı resimYZ

İçimde toplu katliam…Sağ kurtulan var mı bilmiyorum, aslına bakılırsa bu kan revan görüntüyü yeryüzünden mi yoksa göğün yedinci katından veya yerin yedi kat derinliğinden mi seyrediyorum emin değilim. Belki de sıcaklığımı bile kaybetmedim henüz, yedi kat buharlaşacak kadar ilerleyemedim. Bir görüntü var gözümün önünde, ne beynim ne sevdiklerim ne de beni ayakta tutan gelecek ümitlerim yaşamıyor görüyorum; haberlerde on sekiz yaş altındakilere gösterilemeyecek bol sansürlü vahşet var. Peki ben nerdeyim? Ruhum nerde? Yolculukta mıyım, uçuyor muyum düşüyor mu? Bundan sonra yerim neresi? Hiçbir soruya cevap veremiyorum. Anladım ki beyinsel ölümüm gerçekleşmiş, başımda hekim heyetleri organ naklimi gerçekleştirmek için ölüm emrimi imzalıyor…
İçimde bir acı…Midemde bir yanma var ki hangi yangın kavuruyor kaynağını bulamıyorum. İtfaiyeyi arayacak ellerim, ellerimde takatim kalmamış. Aramak da istemiyorum sanırım. Kendimi tanıyamıyorsam artık bir yabancıyı kurtarmak için çaba harcayasım da gelmiyor. Sorumluluğumu devrediyorum! Boşluğa..Hiçlik beni kurtarana kadar küllerimin savruluşunu seyredeceğim. Hani olur da hiçlik de bir hiç beni severse ve beni seven kişi ben olursam yeniden belki bir çaba vücudumu yüzeye çekerim. Sudan..Yüzeye… Suyun üzerindeyim, yanıyorum. Küllerim okyanusun ağzında eriyerek parçalanıyor.
Boğuluyor muyum acaba? Derin derin alamadığım soluklarım alerjik astım ilaçlarını damağımda kötü bir tat bırakmaktan öteye gidememesine sebep oluyor. Sigara dumanları değil beni serapla gerçekten ayıran, en çok da acının dışarı çıkmasını engellemeye çalıştığım zamanlar. Yalan söylüyorum evet! Ölümüne tıkındığım korkudan, hiçbir zaman vermek zorunda olmadığım ve hiçbir zaman fazla olmayan kilomdan ya da şehrin pisliğinden ölmüyorum. Yalan söylüyorum! Toz kalkmıyor odamda, geceleri oda tozlu olduğu için tıkanıp kıvranarak uyanmıyorum; ama olsun yine de biz odayı temizleyelim, ilaçları alalım..Sonra belki bir de bakmışız dirilmişim yeniden… Bir de bakmışız bitiş başlangıca gebe kalmış, realkarnasyonun dişlerinden sıyrılmışım…
İçimden bir cenaze kalkıyor. Hiç ellerimi açıp dua ettim mi, edeceksem hangi duayı etmeliyim anımsayamıyorum. Biraz uğraşıyorum derken geriye ne kadar az gücümün kaldığını hatırlayıp vazgeçiyorum. Kalkan cenazenin tepesinde bir ben beyazlı, bir ben şaşkın her zamanki gibi ağlayamadan olanları seyrediyorum. Her zamanki gibi isteyip de istemeyerek kendimi tutuyorum, her zamanki gibi dişlerim sıkılıyor; yüzüm geriliyor. Öylece bakıyorum…

Başa Dön