Meltem Hanım ve Kıymet Hanım kıkırdaşarak toplantı salonuna doğru seyirirler. Yolda, toplantıya katılacak olan Kasım Bey ve Cenk Beyi görerek selam verirler. Hep beraber salona girip patronu beklemeye başlarlar. Derken İngiliz olan patron kapıda görünür, gülümseyerek yerine oturur. Bir masanın etrafına dizilirler. Konuyla ilgili belgeler masaya dökülmeye başlar. Fotokopi makinasına en yakın oturmakta olan Kıymet Hanım, fotokopi işini üstlenmiştir. Kıymet Hanımın üzerinde keten bir elbise vardır, ancak arka dikişler, son kilo alımlardan sonra fazlaca esnemiş durumdadır . Sıkça oturup kalkmanın da verdiği baskıya dayanamayan dikişler, toplantının ilerleyen dakikalarında teker teker atmaya başlar. Arkada popo hizasına denk gelen dikişlerin tamamı attıktan sonra, her nasılsa elbise hala Kıymet Hanımın üstünde, ve Kıymet Hanım hiç bir ferahlık hissi duymuyor, elbise rahatlar. Ancak fotokopi işleri bitmemiştir ve Kıymet Hanım düzenli olarak ayağa kalkıp, masaya arkasını dönerek görevini icra etmektedir. Yapı olarak da oldukça sakin ve ağır olan Kıymet Hanım, tabi arkadaki deliğin farkında olmaksızın, aynı yavaşlıkla çalişmaktadır. Bu esnada patronun dehşetle nereye baktığını merak eden Kasım Bey , bakışları takip eder ve kara deliğe ulaşır. Şimdi dehşetle bakan iki çift göz vardır, ve ikisinde de kızı uyaracak cesaret mevcut değil. En iyi çare olarak masadaki diğer bayan arkadaşı uyarmayı görür. Böylece, iki bayan aralarında bu meseleyi halledebilecekler ve diğerleri hiç farkında değildik ayağına yatabilecekler. Fakat şimdi de sorun Kasım Beyin, önündeki kağıtlardan başka hiçbir şeye bakmayan ve de karakter olarak çok da kolay konuşulamayan Meltem Hanıma durumu çaktırmadan anlatmak. Kasım Beyin de böyle konularda pek tecrübesi yok. Nasıl olsunki, kimin var bu tarz tecrübeleri? Neyse, yavaştan Meltem Hanım’i masa altından dürtüklemeye başlar . Amacı Meltem Hanımin dönüp bakmasını sağlamak. Meltem Hanım işe o kadar dalmışki, bu kasıtlı darbeleri uyarı olarak değil, yanlışlıkla çarpma olarak algılar ve oralı olmaz. Ama Kasım Bey kararlıdır bu durumu düzeltmek konusunda. Yeniden başlar Meltem Hanımı taciz etmeye. Meltem Hanım, ısrarla ve arka arkaya gelen bu darbelerin artık bir yanlışlık olmadığını anlamaya başlamıştır. Anlamıştır da, hangi kasıtla yapıldığını anlamadığı için acayip rahatsız olmuş ve kızarmaya başlamıştır. Koskoca müdür, o kadar kişinin arasında ne cesaretle. . . . Vee. . . . . . . Yanlış anlamıştır. . . . . Olanlardan bihaber tek kişi kalan Cenk Bey ise, merakla Kasım Bey ile Meltem Hanım arasındaki hareketlenmeye odaklanmıştır. Cenk Bey, Kıymet Hanımin eteğinin farkında olmadığı için Kasım Beyin davranışlarını en az Meltem Hanım kadar acayip bulmuştur çünkü. Kasım Bey en sonunda küçük bir kağıda uyarı notu yazıp Meltem Hanıma vermeyi düşünür. Notu yazar ve Meltem Hanıma çaktırmadan uzatır. Meltem Hanım, cürretin bu kadarı fazla manasına kızarmış gözleriyle ve hiddetli bakışlarıyla tacizcisine döner, ve o sırada notta yazılanları görür;
“Meltem Hanım, Kıymet Hanımı bir uyarsanız, eteği yırtılmış, kızımıza ayıp olmasın”.
Şaşkınlıkla önüne döner, Kasım Beye tekrar bakar, sonra Cenk Beyin soran bakışlarıyla karşılaşır ve tabiki son olarak sallana sallana fotokopiye giden kara deliği fark eder. Kara delik dediğime bakmayın, vadi sayılır, diz bölgesinden beline kadar sökük. Sadece tutturmak için bile bir makara ip lazım. İşte, bu durum, Meltem Hanımin eline patlamıştır. Bu esnada Kıymet Hanım da yerine oturmuş ve tartışmaya katılmıştır. Zaten ortada tartışan sadece iki kişi kalmıştır, umursamaz yabancı patron ve herşeyden habersiz Kıymet Hanım. Meltem Hanım önüne bakarak bu işten nasıl sıyrılacağını düşünmekte, Kasım Bey Meltem Hanıma bakmakta, Cenk Bey ise bu ikili arasında neler olup bittiğini anlamaya çalışmakta. Patron bir fotokopiye daha ihtiyaç olduğunu söyler o esnada. Kıymet Hanım tam ayağa kalkacakken Meltem Hanım yerinden fırlayarak”ben çekmeliyim fotokopileri artık “ diye bağırır. Kasım Bey derin bir oh çeker, Cenk Bey anlamaz, Kıymet Hanım ise o sakin haliyle “sen zahmet etme, ben daha yakınım, ben çekerim” diyerek ısrar eder. Meltem Hanım artık dayanamaz”Israr ediyorum, ben çekicem” diyerek konuyu kapatır. Kıymet Hanım , biraz da bozuk, bu siniri anlamamış bir halde yerine oturur, Cenk Bey Meltem Hanımin çıkışının Kasım Bey ile ilgili olduğunu anlamıştır da gerisini anlamamıştır, yabancı patron dil bilmediği için konuşulanların hiçbirini anlamamıştır. Meltem Hanım yerinden kalkar ve fotokopiye giderken Kıymet Hanımin önüne bir not bırakır;
“Arkanda dizinden beline kadar uzanan derin bir sökük var ve vadi yeşil. . . . ”
Ben, toplantı salonunda tek başına oturan Kıymet Hanıma iğne iplik götürürken , Meltem Hanımdan dinledim olayı. Açıkçası gülmekten söküğü adam gibi dikememiştik. Bu arada, Kıymet Hanımin renkli çamaşır giydiğini sizlere söylemiş miydim? Tabi rengini tahmin ettiniz. . .
Yırtık Etek - Vadim O Kadar Yeşildi ki
Kıymet Hanımın üzerinde keten bir elbise vardır, ancak arka dikişler, son kilo alımlardan sonra fazlaca esnemiş durumdadır . Sıkça oturup kalkmanın da verdiği baskıya dayanamayan dikişler, toplantının ilerleyen dakikalarında teker teker atmaya başlar.