Gölgeden Hayaller
Yalan söyledi diye gözlerim, bıçağı sokup en derinine, affetmediğin bu bedenden gitmek için soyuyorum derimi, yeniden doğup başkası olabilmek için.
Yalan söyledi diye gözlerim, bıçağı sokup en derinine, affetmediğin bu bedenden gitmek için soyuyorum derimi, yeniden doğup başkası olabilmek için.
Önemi yok, haklısın! / Her şey için yeni bir başlangıç yapılabilir!
Harikasın Savaşçı! / Ne güzel vuruyorsun kelimeyi kaleme! / Nasıl
Bulacaklar mı beni, vurulacak mı kimliğim ; Umrumda değil! / Şimdi bana haram,
Biz ayrıldık, / İnkar ederek ayrılığı.. / Delirircesine savurduk,
Utangaç, mahcup; hala çocuk ruhum, affet! Bayram telaşında kırmızı pabuçlarım ıslak ve çocuk ellerim yaralı ürkütülmüş yaşamlardan. Ben İbrahim’in kollarından kaçtım, boynumda taşırım hançeri...
Vur yüzüme hadi!…
Seni sevmekten geldim sevgili, kapıyı araladım yalnızlık öptü beni…
Her şeyini al, her şeyini! / Kirlenmiş; / —kirletilmiş ne
Şehri terk etmekle kurtulabilir misiniz yanıklarınızdan, kendinizi terk etmediğiniz sürece?
En büyük ayıbımız buydu belki;
Tüm övündüklerimizi utanmamız gerekenlere borçluyduk!
"Basın özgürlüğü", bir milletin, bir ulusun, bir dinin, bir kültürün yapıtaşına yapılan bu saldırıları haber uğruna kamuoyuna taşımak degildir! "Basın"a basım hakkını sunan uluslar, dolayısıyla bireylerdir. Bir bireyin hakkının başladığı yerde bir diğerinin bittiği gerçeği anayasada bu kadar aleniyken, "basın özgürlüğünün devamı" talebi aklı selimin isi degil! Bu
Bu Çin ilkesi şans getirir!
Bazı ruhların kaderidir yalnızlık. / Kimi oyun oynamaya gelir dünyaya, /
Dediği gibiydi aslında; "Sadece 'sevilmek' harekete geçiriyordu donmakta olan bir kalbi. Ve hızla çarpan bir kalpti her seferinde, dünya üzerindeki onca güzel şeyin sebebi. Yani, sızlayan yerinden sevmeye başlamalıydı bir insani. Sevdiği kadar sevilmekti zaten bir acının yara bandı."
Sesin sesime değdiğinde; / Bir anlamı olmalı sesime değen sesinin /
Arsız bir kalbim var, evet! / Duygu budalası! / Her
Sabit bir telefondan arıyorum seni, / Sıradan bir yazıyla... /
"...Biz olamadık seninle ne yazık. Hep tek birey şeklinde karşılıklı durduk. Kılıçlarını karşılıklı çeken şovalyelerden bir farkımız olmadı. Hep süslü kalma gayretinde olduk... Ama artık zamanı gelmedi mi tüm zırhları bırakmanın. Çırılçıplak olduğumuz gibi durmanın karşılıklı... Biz olmanın... Sen ve ben’i yok etmenin.. Aksi devam ederse biz yok
Söyleyin Tanrı`ya; Balçık abdestiyse şehvetin, bu çölü o yarattı, ben değil!
Söz ver ruhum! / Söz ver bana! / Yarın diz
Temmuz 1983 İzmir doğumlu. ilk-orta ve lise öğrenimini İzmir'de tamamlayarak üniversite eğitimi için Afyonkocatepe surlarını aşan kızımız bir daha İzmir'in yüzünü göremedi. Lise sıralarındayken ajansta mankenlik yaparak başladığı çalışma hayatına, radyo programcılığı, dans, yönetici asistanlığı, muhabirlik gibi gereksiz uğraşlarla devam etti. Gayrı İstanbul sınırları içinde ikamet etmekte olan şahsı muhterem şu sıralar özel bir televizyon kanalında çalışmaktadır. Adı gibi aziz olsun.. Reverans..
Esareti hükmünden, boyu kendinden küçük; ve yüreğim ancak yazabildiğim kadar büyük!
İstanbul
Asi, kılıksız, cırılcıplak..
Cemil Meriç, Mitoloji
Şu sıralar temiz...