Geldi Yine Kapıma, Ben İstemeden!
Başkasını sevme uğruna ne kentler eskittim ben. / Gecemi katık yapıp gündüzüme,
Başkasını sevme uğruna ne kentler eskittim ben. / Gecemi katık yapıp gündüzüme,
Benim kafama takılan asıl konu, ne değişimin sırrı, ne değişimin gücü; ben, değişim acaba geçmişte, toplumsal yüzümüzde oluşan “ben”leri yok etme konusuna ne denli etki yapabilir, onu anlama peşindeyim.
Yaşadığı çağın siyasi ilişkileri ve toplumsal yaşam biçimi konusunda oldukça kötümserdir Konfüçyus.
a / yağmur ıslağı pembe gül bahçesi o gözlerinden /
yeni bir yüzyıl için yeni duyularla donanmam gerektiğini söylüyor hayat / içimde sos
güneş gözlü kadınlar / bin bir umutla veriyor / meyvelerini
İnsanın bir kentte ömür boyu yaşaması için ne gerekir dense; doğrusu, bu soruya, Safranbolu’yu görmeden net bir yanıt veremezdim.
Havaların ısınmaya başladığı bir gün, çok sevdiği dondurma yeme isteği depreşti. Bu isteğini öğrencileriyle birlikte gerçekleştirirse bir anlam taşıyacağına karar verdi. Sınıfta kendisini can kulağıyla dinleyen 20 çiçeği vardı.
1\. / gecenin koynuna doğan düşler değil midir ki, /
yılların yorgun tozu sinmiş saçaklarına, / yavuklu bekleyen öksüz pencerelerde, /
yarım yüzyıllık dişlerimin dökülme korkusu / söylenmiş ve yitirilmiş onca sözcük tortusu
Geceler ve kentler geçip gider. / Tezer Özlü / acı
zaman zonguldak burda / inip çıkarken unutuyorum / ıslak yüzün
1\. / şiir için dökülmüş her ter damlası, suskun ada /
ruhumu sonbahar yapraklarına sardım, üşümesin diye / annemi sordum, solgun düşlerimin eflatun sokaklarına
Bir kitabevine girdiğimde ne zaman çıkacağımı kesinlikle kestiremem. Hatta bir randevum varsa, çoğu kez zamanında yetişememe gibi bir sorun da yaşarım.
Adam Milli Eğitim Bakanlığında İlköğretim Müfettişidir. Eşi bir süreliğine ana memleketine gider. Evde yalnızdır.
kaygısız bir geceye / boylu boyunca uzanmış / yorgun bir
Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz..
Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar.
Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR!
İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim.
Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm.
Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız.
Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR!
Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M.E.B.ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir.
Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.
Ödemiş
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol
Kendime benzemeye çalıştım hep...