Kendini Reddeden Ağaç
soru çiçekleri ne zaman açar dallarında / yirmidokuz taç yaprağı var mevsimsiz
soru çiçekleri ne zaman açar dallarında / yirmidokuz taç yaprağı var mevsimsiz
Her gün yazılar düşer bu sayfalara renkli..kimisi siyah, kimisi beyaz, ben en çok ela olanları severim..
bardakta kalan bir parmaklık hüzünle / yola koyuldu adam / kuşlar daha uyanmadan
Bazı öyküler vardır, zaman baskısı olmaksızın yaşanır. Tıpkı doğada olduğu gibi. Öyle değil mi sence Yakup?
O gün işimiz yoğundu. Okullarda karne verme telaşı tüm yöneticileri ve öğretmenleri olduğu kadar bizi de sarmıştı. İşimiz gereği okulları dolaşıyor, işlerin nasıl gittiğini yerinde görüyorduk.
Edebiyat, yeryüzünde yaşanmış ve yaşanmakta olan farklılıkları özgün bir dille ve estetik kaygılarla bize sunar.
sevdalım şiir / bir şiire hangi kapıdan girilir / hangi
vapur / yüreğim izinli büyükşehirden / alsancak / karşıyaka
Ranier Maria Rilke, yaşamını Avrupa’da 90’ın üzerinde kentte sürdürmüş; o kentlerin havasını koklayarak, suyunu içerek ve insanını tanıyarak yaşamını taçlandıran yapıtları dünya edebiyatına kazandırmıştır.
şairin yüreği / şairin yüreği dipsiz kova / salınır umutla her gece /
nereye gidiyorsun ey gölgem?prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" / / soykırımı yaşamamışsam kendimle / nafile
ak bir cennetti gözlerin / I. / düştüm yine sevdamın yollarına dün
aşık bir kentprefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" / / aşık bir kent / öpebilir beni
***sayıltılarprefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" /*** / 1. altın bir tapınak uğruna / at gözlüklü
ıskalayış / prefix = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" / / Apollon bir kent / ıskalayınca
İki imge Güven Parkında, almışlar güneşi en duyarlı yerlerine, keyifle gelgit yaptırıyorlar mevsime.
**karanfil yağmuruprefix = o ns = ""urn:schemas-microsoft-com:office:office"" /** / geceydi / tuşlarım yangın yeri
Kim derdi bana, bir gün şu karşımda kafasını kaşıyıp duran Ataş la sohbet edeceksin. Kesin inanmazdım doğrusu... Hayat ne sürprizlere gebe!
Kahredici bir trafik. Saygısız, insanı her an hayattan koparıp alabilecek denli kuralları hiçe sayan eğitimsiz bir kalabalık var, kendini insan olarak görmek isteyenlerin içinde.
Kendini nasıl anlatır ki insan… Oturup yazılmaya kalkılsa, her edebiyat işçisinin yaşamı kalın bir roman olur. Ben bunu zaman zaman yazdığım denemelerde ve şiirlerimde yansıtmaya çalışıyorum. Yapıtlarımı izleyenlere küçük birer ipucudur; söylenen her bir sözcüğümüz, tümcemiz..
Kendimi şiirde ilk keşfedişim beni aynı zamanda büyük bir hayal kırıklığı yaşattı ve düzene yenik düştüm. Yol göstericim de yoktu yanımda; düzene isyan edeceğime, şiire küsüp öyküye yöneldim. Bütün bu yaşananlar ortaokul dönemime rastlar.
Yine bir gün düzen beni aldı, bir sonbahar yaprağı gibi Aydın Dağlarının zirvesine fırlattı. Yıl 1981. Ve beni yeniden hayata bağlayan sihirli gücün şiir olduğunu orada anladım. O gün bugündür, can yoldaşım, arkadaşım, sırdaşım ve en büyük sığınağımdır ŞİİR!
İnanıyor ve haykırıyorum; şiir mabedinde yanmayan hiç kimse, ben buyum, ben şuyum diyemez. Tek inancım, ömrüm oldukça yazmaya, gerekirse yazdırarak da olsa şiire ihanet etmeyeceğim.
Aydın’ın İncirliova ilçesinde, ‘53 yılının Ocak ayında, bir Kova erkeği ve sevgili annemin tek eşinden 14. yavrusu olarak dünyaya gelmişim. Babam ve annem ümmiydi. Okul yüzü görmemiş bir ailenin ilk üniversite mezunu olarak kutsal öğretmenlik uğraşımı resmi düzeyde ‘99 yılına dek sürdürdüm.
Halen özel sektörde işimden arta kalan zamanlarda, öğrencilere Türkiye’nin hemen her noktasında şiir dersleri veriyorum, gönüllü. Yeni Türk şiirini mevcut Türkçe ve Edebiyat kitaplarından öğrenemeyen gençlere yeni Türk şiirinin kapısını aralamaya çalışıyorum. İnanın bu çalışmalarda şiir adına öyle ilginç olaylara tanık oluyorum ki, gözyaşlarınızı inanın tutamazsınız.
Tüm uğraşlarımdan edindiğim çok önemli bir gerçeğin altını kalınca çizmek istiyorum: ŞİİR ÖYLESİNE SİHİRLİ BİR ANAHTAR Kİ, AÇMADIĞI BİR KAPIYI GÖSTEREN HENÜZ ÇIKMAMIŞTIR!
Bugüne dek, bir çok edebiyat dergilerinde şiir, deneme, öykü, inceleme, gezi , anı yazılarımla yer aldım. ‘90’da Ödemiş EFE dergisi yöneticiliği, Almanya’da Almanca yayımlanan GEMEİNSAM adlı yayının sorumluluğunu yaptım. Almanca şiir, öykü denemelerinin yanı sıra yurda döndükten sonra da Almancadan Türkçeye şiir kazandırma çalışmalarımı yayımladım. ‘90’da “Nasıl Çalışalım? Nasıl başaralım?” adlı çalışmam M.E.B.ca tavsiye edildi. Egebank tarafından 3000 adet basıldı. ‘98’de ilk şiir kitabımı Sivas’ta yakılan 37 güzel insana adadığım için yalnızca 37 şiir içermektedir.
Evliyim. Eşim de emekli sınıf öğretmeni olup, bir oğlum ve bir kızımla beraber yaşamımızı renklendirmeye çalışmaktayız.
Ödemiş
Mayakovski, Cemal Süreya, Sabahattin Ali, Cahit Tanyol
Kendime benzemeye çalıştım hep...